İnanıyorum ki, bu günkü federasyon "iletişim" demesine karşın, hiçbir zaman takım sporlarını içeren futbol ve basketbol fikstürlerine bakmıyorlar. Bakmadıkları gibi de, aynı güne, birbirine yakın saatlere iki önemli maçı koyuyorlar.
1 Kasım 2004 Cumartesi günü, Türk Voleybolu'nun iki önemli maçı var. İkiside bayan maçı. Eczacıbaşı Vitra ile Vakıfbank hala bir ad konulmayan, Ayazağa'daki salonda oynayacak. Maç saat 15.00'de. Bu maç için çok iyi çalışan Eczacıbaşı'nın Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Vahide Palandöken'in organizasyonundaki servis arabası sayıları 8-9 kişi olan voleybol basınını Burhan Felek Salonu'ndan alacak, yoldakileri toplayacak ve salonu getirecek. Bir bilemedin iki kişi de gazetesi veya kendi imkanlarıyla gelecek. Salonda Perihan Abla'nın nefis kek ve poğaçaları bizleri her daim bekler. Perihan Abla'nın ellerine sağlık. Faruk Eczacıbaşı, Erdal Karamercan, Cemil Ergin, Vahide Palandöken ve öteki çalışanların güleryüzleri de başka güzellik. Maç bitiminde de yazı yazmaya vakit bile bulamadan haydaaaa Burhan Felek Salonu'nda saat 17.30'da başlayacak Fenerbahçe-Galatasaray bayan maçına. Tabii Eczacıbaşı Vitra-Vakıfbank maçı uzamazsa. Kavga çıkar, elektrikler kesilir, su basar kimsenin umurunda değil. Çünkü işi bilen yok. Bir de şunu yazayım. Ya Eczacıbaşı Kulübü servis koymazsa. Salon önünde iki büklüm "Burhan Feleğe'mi " diye karşıya geçen aranacak. Yazık. Ya Eczacıbaşı olmasa idi?
TVF'de basından, yani bizlerden sorumlu Mehmet Ali Yaman kardeşimiz elinden geldiğinden fazlasını ortaya koyuyor. Sempatik delikanlı, yeni olmasına rağmen içimize girdi ve güleryüzlü. Ama hareket yeteneği sınırlı. Yukarıdan "Höt" dediler mi, yapacağı bir şey yok. Mehmet Ali Yaman'a bu arada bize gösterdiği ilgi ve verdiği destek için teşekkürler.
Fikstür hazırlanırken, belki öteki federasyonların faaliyetleri oluşmamıştır. Ama sen iyi ve iletişime önem veren bir federasyon isen, yetkinin olduğunu bilir istediğin maçı istediğin saate alırsın. Elbette televizyon yöneticilerinin de istekleri olabilir. Ama bir oturup "Ya bugün iki maçımız var. Birini birkaç gün sonraya alsak nasıl olur" diye sorsan kimse sana "Olmaz" demez.
Özetliyeyim, federasyon oldum olası fikstür yapmasını beceremedi.
Çünkü bu iş yapılırken, yönetici, televizyoncu, gazateci, antrenör, hakem ve hatta sporcu ile görüşülmüyor. İşte "Biz yaptık oldu" gibi çağdışı ve antidemokratik bir uygulama daha kolay geliyor.
Saat 15.00'te Eczacıbaşı Vitra - Vakıfbank, saat 17.30'da da Fenerbahçe - Galatasaray.
Benim derdim elbette aynı güne sıkışıtırılmasından çok gazetelerde bu maçların gerçek değerlerini bulamaması. Birkaç kez daha bu konuya değindim. Geçmişte "Cengiz Tokgöz istedi diye basın tribünü yapmam" zihniyeti vardı. Sanmıyorum şimdilerde böyle bir angutluk olsun.
Yine yazıyorum. Böylesine ses getirecek maçların, haftanın boş günlerine konması her açıdan iyi. Benim sıkıntım, bilmemneye pamuk tıkıştırır gibi değil, rahat olsun. Zaten seyircimiz belli. Oradan oraya koşturulmasın. Ekran başında oturma tembelliğine itilmesin. En önemli, sahada mücadele eden voleybolcunun emeği daha çok alanda alkışlansın.
Bilmem anlatabildim mi?
NOT: Fenerbahçe Kulübü ile Federasyon arasında her zaman polemik konusu olmuştur. Aziz Yıldırım "Bankalar, futursuzca para harcıyor. Biz ise yapamıyoruz" diyor. Haklı da olabilir. Ancak, hiç kimse çıkıp da "Siz de 1 milyon üye topluyorsunuz. Kazandığınızı hesaplı harcayın" diyemedi.
NOT 2: Bana ulaşmak isteyenler şu adrese mesaj atabilir: