Önce, 1. 2. ve 3. Liglerimizde yer alan erkek ve bayan takımlarımızın profillerine bir bakalım. Daha doğrusu kendi aklımızca onları kategorize edelim. Hızlı bir analizle;
% 37,5 i kendi yağıyla kavrulmaya çalışan kulüpler,
% 29 u Belediyeler,
% 15, 1 i Okul ve eğitim kurumları,
% 9 u kamu kurum ve kuruluşları,
% 3,6 sı özel şirketler,
% 3 ü bankalar,
% 1, 8 i de üç büyüklerden ( Fb, Gs, Bjk) oluşmakta. (Ne yazık ki Trabzonspor voleybolda yer almamakta.)
Voleybol aşkları ve tutkuları geçmişten bu yana azalmaksızın devam eden köklü camiaların kurumsal bakış açıları bir yana, son yıllarda voleybolumuza belediyelerin yüksek bir ilgi ile yaklaşması ve bu nedenle de takım sayılarının artması önemli bir gösterge. Kar amacı gütmeyen, ilçelerinde sportif yaşamı, başarıyı ve heyecanı vatandaşlarına öncülük etmek amacıyla körüklemeyi ilke edinen sosyal belediyeler ortama renk katma görevini fazlasıyla üstlenmekteler. Bu çok güzel tabloya 2012-13 sezonunda üç ligden çekilen toplam 11 kulüp (!) sayısını dahil etmeden, pozitif enerji yaymaya devam edelim.
Eğitim kurumları da voleybolumuzun göz bebeği. Bu spora gönül vermiş spor hocalarının iyi niyetleri, emekleri ve çabalarıyla geçmişte tohumları atılan voleybol şubelerinin Türkiye liglerinde yer almaları son derecede anlamlı. Okulların gençlerin hayat yolundaki en önemli durakları olduğunu düşünürsek bu çabalar bir kat daha değer kazanıyor. Hem de artık “Voleybol” sporunun adı üstünde “liselerinin” olduğu başarısını da alkışlamamız gerekiyor. Eğitim kurumlarımızın bu macerasında, döner sermaye benzeri maddi katkılar, okul aile birlikleri ve sponsorların katkıları ile yürümeye çalıştıkları gerçeğinden yola çıkarak, liglerimizde yer alan 10 kulübümüzün bu sezon 10 hükmen mağlubiyetinin (!) olduğunu da not edelim ve asla negatif düşünmeden çakraları açmayı sürdürelim.
Araştırmamızın % 9 una ve % 3 üne (yarı özel kamu bankaları) karşılık gelen kamu kurum ve kuruluşları Türk voleybolunun gözbebeği bir ortamı yıllardır yaşatmakta. Maliye’den, polisimize, vergi dairemizden, posta işletmemizden, cezaevlerimize, piyango idaremizden, karayollarımıza kadar geniş bir yelpazede yer alan kamu kulüplerimiz bankalarıyla da bu spora gönül ve destek vererek, devletin voleybolda ne kadar önemli olduğunu ve bunun Atatürk Cumhuriyetinin kazanımlarından birini teşkil ettiğini kanıtlamakta. Sporcuların, teknik adamların da “ödeme garantisi” olduğu için bu kulüplerde yer almak istemeleri, var olanların da gönderilmedikleri takdirde kopmayı düşünmemeleri işin başka bir gerçeği.
Şimdi gelelim kendi yağıyla kavrulan % 37,5 lik büyük bölüme. İdealist başkanların, yönetim kurullarının, geleneklerini sürdürmeye kararlı olanların, emekleriyle var olma çabasını sürdüren tüm kulüplerimizin aslında yaşadıklar sorunlar temelde aynı.
Bunu sorunları teke tek e indirirsek, şunu söylediklerini duyar gibiyim.
“Voleybol hiç gelir getirmez…”
isterseniz duruma bir bakalım..Zaten bu amatör branş ne geliri demeyin, statüsü dışında amatör işi olmadığını da unutmayın..
Bedelleri (gider demek yerine) bir bir sıralayalım:
lige katılım bedeli ---------Lisans bedeli --------- 1.2. ve 3. Yabancı oynatma bedelleri----------oyuncu sigorta bedelleri--------- transfer bedeli-------- transferde menajer bedeli--------- yabancı oyuncu FIVB lisans bedeli---------sponsorluk bedeli--------isim hakkı bedeli-------yabancı oyuncu kulüp bedeli---- yabancı oyuncu menajerlik bedeli-------- yabancı oyuncunun yabancı menajerinin yerli menajeri bedeli---------oyuncu sağlık sigortası bedeli----------yabancı oyuncu ev-ikamet bedeli--------maçlara yolculuk bedeli----------maçlarda otel konaklama bedeli----------maç oynanacak sahada antrenman bedeli-------maç oynama bedeli---------sporcu tedavi bedeli---------salon kirası--------teknik kadro aylık giderleri-------- malzeme bedelleri--------istatistik programı bedeli---------- kamp bedelleri------- ( unuttuklarım varsa siz listeyi arttırabilirsiniz )
Bedel ödemekten başka bir açılım yok sizin anlayacağınız.. Eee.., hamama giren terler, ancak bu terlemenin “spor yapmak” için olduğunu da unutmayalım. Tabii ki sporda yatırım şart.. ta..
Peki ne yapmalı?
Önce saha-salon-kamp otelleri ücretlerini düşürmeli ya da bazılarını kaldırmalı. (Volley hotellerde küçük bir fiyat ayarlaması geçtiğimiz günlerde oldu diyelim ve buna alkış tutalım.)
Lisans bedelleri tamamdır ve yasaldır da ama 3. Yabancı biraz fazla gözükmekte. ( 1. ve 2. ye göre 3. deki artış oranı % 75 (!)
Birde Euro meselesi var tabii ki. 1.ligde 3. Yabancı serbest (yeni sezonda) bırakıldığına göre ABD para birimine her işlemde geçmiş olan ülkemizde bu alanda da para birimi değiştirilebilir mi acaba? (geçerse % 25 indirim olur)
Naklen yayınlara da bir çözüm önerisi getirilebilir belki. Futbol havuzu benzeri bir havuz ve İddaa ya giren takımların maçlarından ( en azından ) küçük bir yayın geliri skalası.. acaba oluşturulabilir mi? Tamam, kulüpler listeye alındıkları haftalar, iddaa’dan bir gelir elde etmekteler, ancak bu da yalnızca 1.lig takımları için geçerli. Ya 2., 3 lig takımlarımız? ( Yükselme oynarlarsa ancak gelir alırlar.)
Gelelim transferlere, yerli oyuncularımız darılmasınlar ama, yıllık maliyetleri biraz yüksek gibi.. (Bu yıl Avrupa’daki kriz sonuçları, özellikle İtalya liginin parasız-pulsuz durumu, sonrasında bakalım neler olacak..!) Yabancıların durumu ise ayrı bir organize işler halinde yıllardır aynı şekilde devam etmekte.. Çünkü ülkemizde ciddi olarak menajerlik hizmetini yerine getiren bir elin parmak sayısından az kişi ve kurumun dışında kalanlar aracının aracısı olarak ek maliyetleri büyütmekteler. ( herkes emeğini kazansın, asla itirazım olamaz, ancak bir yabancı oyuncu transferinde de 3 menajer ödemesi fazla galiba?..)
Tabii bunu kabul etmeyip işin gerçeğini kavramış kulüplerimizin sayısı az değil ancak uyanamayanlar da var.. ( her ne hükmetse artık!)
Oyuncuları yetiştirdik, üst düzeyde oynayacak hale getirdik, transfer teklifi geldi ve gitti. Eee.. kulüp ne kazanacak… Belirli bir yaştan sonra oyuncu serbestliği nedeniyle haydi mahkemelere. Onu da kazanırsanız tabii. Kısaca buradan da gelir umudu yok.. ( mevcut durumda bu işe de bir el atmalı ve yurt dışındaki gibi kulüp menajerliği sistemini getirmeli )
Kendi sahasında oynayan kulüplerin salonları da da bambaşka dertler yaşanmakta. Gençlik Spor’a kira, salona reklam aldın kira, inşaatı sana, bilet geliri elde etmek .. asla..her maç bedava…
Uzattım ama kulüplerimizin durumu bazı büyük takımlarımızın dışında gerçekten zor.. Bu işe gelir getirici, pazarlamaya yönelik etkin çalışmalarla el atılmalı ve maliyetler düşürülmeli. Bu anlamda kulüplerimiz de bir VOLEYBOL KULÜPLERİ BİRLİĞİ (VKB) oluşturmalı ve yeni bir girişim olan TVF Lig kurulu kanalıyla kurumsal çalışmalara ön ayak olmalılar.
TVF – Kulüpler elele, tam bağımsız Türkiye.. Sevgilerimle..
ESKİ VOLEYBOLCU - info@voleybolx.com