Zirvede kartallar da bulunur, yılanlar da...
Ancak birisi süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir !..
Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir...
CENAP ŞAHABETTİN
“Türkiye'nin en popüler mekanı neresidir ?...” diye sorsalar bana, tereddütsüz “Zincirlikuyu'dur...” derim...
“Son durak” derler oraya...
Zincirlikuyu mezarlığının kapısında “Her fani bir gün ölümü tadacaktır…” yazılıdır… İşte ibret almamız ve kendimize çekidüzen vermemizi gerektiren en önemli 2 sözden birisidir O söz... İkincisi ise musalla taşındayken, Hoca efendinin sorduğu “Nasıl bilirdiniz ?...” sözüdür... Gerisi Laf-ı güzaf... Özümseyebilene...
“Son durak” derler oraya...
Zincirlikuyu mezarlığının kapısında “Her fani bir gün ölümü tadacaktır…” yazılıdır… İşte ibret almamız ve kendimize çekidüzen vermemizi gerektiren en önemli 2 sözden birisidir O söz... İkincisi ise musalla taşındayken, Hoca efendinin sorduğu “Nasıl bilirdiniz ?...” sözüdür... Gerisi Laf-ı güzaf... Özümseyebilene...
GENE ÜZÜCÜ 2 HABER...
Gene üzücü 2 haber, acılarıyla yüreğimize kor gibi düştü... Eski voleybol hakemi ve gözlemci Yaşar Ünsal'ı ve Aydın ili voleybol antrenörü Muharrem Şen'i Maalesef kaybettik... Rahmet ve kabir rahatlığı diliyorum... Başımız sağolsun...
“BU KADARI DA OLMAZ !...” DEMEYİN ?...
Masa başından kalkamıyorum...
Yazacak, çizecek o kadar çok güncel konu, olay ortalık yere dökülüp saçılıyor ki, yetişebilmekte zorluk çekiyorum...
Bu yüzden haftalık yayın dosyalarımda, yayınlayamadığım veya bir sonraki hafta dosyasına attıklarımın, yayınladıklarım kadar olduğunu söylersem sakın “Bu kadarı da olmaz !...” demeyin ?... Oluyor...
İşte onlarca konu arasında diğerlerine çalım atıp (!) bu haftaki köşeme girme şansını yakalayan (!) paragraflarım...
BÜYÜK AYIP...
SAYGI KAYIP...
Ahmet Göksu...
Türkiye Voleybol Federasyonunun pek bir ağır (!) toplarından...
Gene artistik bir hareket yapmış...
Böyle şeyleri zaten devamlı yapıyor ?...
...
Federasyonumuzun metazori yapmak zorunda kaldığı dillere destan meşhur (!) Basın Toplantısında şahsıma yaptığı yakışıksız sözlü saldırı henüz unutulmamışken, pazar günü Bursa Cengiz Göllü Spor Salonunda yaptığı, gözlerden kaçmayan yeni marifeti (!) herkes tarafından çok ayıplanmış ?...
Anlatılanlara göre, organizeyi yapan, ev sahibi Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin özel davetlisi olarak son gün final maçına gelen eski Başkan Erol Ünal Karabıyık, Şeref Tribününde kendisine ayrılan koltuğa, orada bulunan Voleybol Federasyonu üyelerinin ellerini nezaketle tek tek sıkarak ilerlerken, oturduğu yerde kafasını bilerek yana çeviren, üye Ahmet Göksu'ya uzattığı eli havada kalmış ?...
Çevredekiler bu olaya çok üzülmüşler ve de ayıplamışlar ?...
Ayıplanmayacak bir şey olmamasına rağmen, inanın ben hiç mi hiç şaşırmadım ?...
Kendisine yakışanı (!) yapmış kanımca ?...
İyi de neden böyle davranmış olabilir, kendisini bu camiaya sokan kişiye karşı bu şekilde davranma sebebi ne olabilir diye bir araştırma yaptım... Sorduğum kişilerden edindiğim bilgiler çok ilginç... Karabıyık Başkanı yermek için kullanılan şu cümle her şeyi anlatıyor : "Çoban köpeği gibidir, ne kendisi yer ne de başkasına yedirir."
Ne ayıp, ne çirkin, ne terbiye dışı bir ifade ?...
Birilerinin, şu anda bu camiada, özellikle Voleybol Federasyonu Yönetiminde oluş vesilesini, onun yüzüne vurması gerektiği düşüncesindeyim ?...
Boşa gidecek bir hamle olacağını bile bile ?...
Sözün bittiği yer : “Her insan kendisine yakışanı yapar... Çünkü kalite asla tesadüfen oluşmaz !...”
Bu yazıyı yukarıdaki cümle ile bitirmek üzere tırnağı kapatıyordum ki içimden bir ses, "Neden bir de Karabıyık Başkanı aramıyorsun ?...” diye dürttü... Aradım; olayı, kendisine yönelik sarf edilen cümleyi naklettim. Çok üzüldüğümü söyledim...
"Üzülecek bir şey yok Hasan Bey, kurtlar bizi sevmez..." dedi... Tam olarak anlamadığımı söyleyince, "Kurtlar Bizi Sevmez, Necati Develioğlu'nun kitabının adıdır, çoban köpeği hikayesini o kitapta bulabilirsiniz..." demekle yetindi.
Üşenmedim o kitabı aradım ve buldum...
“KURTLAR BİZİ SEVMEZ...”
Emekli Vali Necati Develioğlu, Kaymakam ve vali olarak yaşadıklarını, ihaleleri peşkeş çekmediği, yolsuzluklara geçit vermediği için hedef olduğu suçlamaları, devlet adamlığı ciddiyeti ve yalın bir anlatımla kaleme almış "Kurtlar Bizi Sevmez" adını verdiği kitabında...
Develioğlu kitabını, “Bu hikâye namuslu bürokratların yaşam hikâyesidir.” diyerek
aşağıdaki hikâye ile noktalamış aynen alıyorum...
“Kurdun Gözüyle Çoban Köpeği.
Anne kurt, yavaş yavaş palazlanmaya başlayan yavruları ile bir dağın başındadır. Aşağı vadide, uzakta bir koyun sürüsü görünmektedir. Anne kurt, yavrularını hayata hazırlamak niyetindedir.
Anne kurt: Yavrularım yanıma gelin, toplanın etrafıma.
(Yavrular etrafına toplanıverirler.)
Anne kurt: Şu uzakta, aşağıdaki vadide ne görüyorsunuz? Dikkatlice bakın.
Yavrular: Yeşilliklerin üzerinde kıpırdayan beyaz bir şeyler görünüyor.
Anne kurt: O gördüğünüze koyun sürüsü denir. O sürünün içinde yüzlerce koyun vardır. Etleri en lezzetli olan hayvanlardır onlar. Onlara görünmeden gizlice yaklaşılır, birden üstlerine atılıp yakalanır ve boğazı sıkılır. Ne kadarının boğazını sıkıp öldürürseniz o kadar çok lezzetli ete kavuşursunuz.
Yavru kurtlar, ağızları sulanmış olarak: Hadi anne! Daha neyi bekliyoruz? Hemen hareket edelim, diye sabırsızlanırlar ve annelerini sıkıştırmaya başlarlar.
Anne kurt: Daha sözlerim bitmedi. Beni iyi dinleyin, sürüye bu kez daha dikkatli bakın, sürünün az ilerisinde beyaz bir şey duruyor. Onu da gördünüz mü?
Yavrular: Evet, gördük anne.
Anne Kurt: İşte o gördüğünüze 'çoban köpeği' denir. Çoban köpekleri iyi koku alır. Biz ne kadar köpeğe, koyunlara ve çobana görünmeden yaklaşmaya çalışsak da, o kokumuzu alır ve havlayarak üzerimize doğru saldırıya geçer. Onun havlamasına çoban uyanır, tüfeğine sarılır, bizleri öldürür. O sebeple, öncelikle sürüde köpek var mı diye bakacaksınız. Köpek varsa; o sürüye yaklaşmayacaksınız, uzaktan takip edeceksiniz. Sürüden ayrılan olursa, onu kapacaksınız. Sizlere son sözüm şudur yavrularım;
Sürüde köpek varsa uzak duracaksınız. Çünkü köpekler çok adi, çok namussuz, çok alçak ve akılsız yaratıklardır! O kadar lezzetli hayvanların arasında yaşarlar ama o leziz yaratıkları ne kendileri yer ne de bizlere yedirirler!
İşte bu toplumda; kurtları ve işbirlikçileri, doğruyu savunanı ve doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar, yemeyeni ve yedirmeyeni sevmezler. Bu gerçeği vurgulamak için bu hatırat kitabımın adını “Kurtlar Bizi Sevmez” yaptım. Bizler de onları sevmeyiz… Ve asla da sevmeyeceğiz! "
Bu arada bu hikaye beni epey sardı... Koyun derken de aklıma hemen aşina dostların (!) mükellef kuzu sofrası hikayeleri geliverdi... Belli olmaz, bir gün de belki onları paylaşırım... Hani derler ya “Tadından yenmez ?...” diye ?... İşte öylesine hikayeler... Belki mideniz bayram etmeyebilir, hatta kıskanabilir aşina işkembeleri (!) ama tebessüm edeceğinizden, ederken de hayret edeceğinizden kuşkunuz olmasın ?...
NEREDEYDİK, NERELERE GELDİK ?...
Bizim sitede "Amerika 1., Sultanlar ise 11. sırada!" başlıklı yazıyı okurken dudaklarımdan Selami Şahin'in şaheseri dökülmeye başladı, dökülmekle kalmadı, adeta yapıştı, takıldı dudaklarıma ve zihnime... Dönüp dönüp tekrar mırıldanmaya başlıyorum...
"Boş vere boş vere ne hale geldik...
Her yüze güleni biz dost bildik...
Geçti yıllar bir su gibi...
Neredeydik nerelere geldik..."
“Ekim 2012'de neredeydik, bugün neredeyiz acaba ?...” diye düşünmeye başladım.
Bayanlar Dünya sıralamasında 7. genç ve yıldızlarda ise 3. sırada olduğumuzu hatırladım... Şimdilerde ise 11 ve 7. Sıraya gerilemiş durumdayız...
Bu gerçek karşısında, Mutlu Başkana "... Spor Adamında Öngörü ve Vizyon " başlıklı yazımda haksızlık ettiğimi anladım... Meğer ne kadar ileri görüşlü (!) bir yöneticiymiş başkanımız ?...
Voleybol ailemizin ileri gelenleri, TODAİE ve Milli Prodüktivite Merkezi uzmanlarının uzun çalışmalar sonucu "... Türk voleybolunun önümüzdeki beş yıl içinde Avrupa'da ilk 5, Dünyada ilk 10 ülke arasında kalıcı olarak yer almasını sağlamaktır. " şeklinde belirlediği TVF'nin vizyonunu, bir gecede (!) aşağıdaki şekilde değiştirdi...
"VİZYONUMUZ; Dünyada kabul gören "TÜRK VOLEYBOL EKOLÜ"nü yaratarak, ülkemizi Olimpiyatlarda tüm voleybol branşlarında temsil edecek ekipler yaratmaktır."
Avrupa üçüncüsü olmuş, Dünya sıralamasında 7. sıradaki bir takımı, Avrupa'da ilk 5, Dünya sıralamasında ilk 10 dışına düşüreceklerini göreve başladığı gün (!) tespit etmek engin bir öngörü gerektirir ?...
Ben de bu öngörüye sahip olduklarını yeni tesbit edebildiğim için şimdi itiraf ediyorum : "... Spor Adamında Öngörü ve Vizyon " başlıklı yazımda haksızlık etmişim... ( http://www.voleybolx.com/sporda-siddet-spor-adaminda-ongoru-ve-vizyon/14514/ )
DÜNYADAKİ EN POPÜLER VOLEYBOL ADAMIMIZ
FIVB'nin gözdesi, dünyanın en önemli antrenör eğitimcilerinden, dünya voleybolunda en prestijli ve popüler voleybol adamımızdır Nejat Sancak...
Onun bir fotoğrafını tanımayanlara ve de tanımak istemeyenlere (!) ibret için paylaşıyorum...
Federasyon Başkanımızın, Grand Prix'de oynadığımız, hakem hatalarıyla yenildiğimiz Rusya maçı sonrası yaptığı haklı itiraz bile dikkate alınmazken, Sancak'ın dünyanın her bir yerinde bir dediği iki olmuyor ?...
Sancak'ın İtalya'daki Dünya Şampiyonası'nda dostları FIVB Başkanı Ary Graça ile İtalya Voleybol Federasyonu Başkanı Carlo Magri'nin yanında samimiyetlerine bakar mısınız ?... Bu fotoğraf dünyanın önde gelen voleybol sitelerinde de “Büyük Dostluk” manşetiyle yayınlandı...
Bizimkilerin foto montajla bile (!) böylesine samimi, dostluk gösteren bir fotoğrafta yer alma şanslarının olamayacağı görüşündeyim ?...
Söz İtalya'dan, Bayanlar Dünya Şampiyonası Finallerinden açılmışken, Mutlu Başkana sormak istiyorum... Yarı final ve final günlerinde Dünya voleybolunun kaymak tabakası, en üst düzey yöneticileri Milano'dayken sizler neredeydiniz ?... Antrenörleriniz nerelerdeydi ?...
Orada bulunmayacaksınız da nerede olacaksınız ?... Bu lobi fırsatını ne kadar zamanda bir yakalarsınız ?...
Cevap alamayacağımı bile bile, zahmete girip yazdığımı zannetmeyin ?... Camia uyumuyor, sandığınız kadar da başıboş değil ?...
Bir gün gelecek, neyin ne olduğu, bu tip ilkel tavırların nedenleri bir bir ortaya dökülecek...
Bencil düşüncelerle bezenmiş, çok bilmişlerin bu bilinçli tutumlarının ülke voleyboluna ne denli zarar verdiğini en iyi görenlerden biriyim...
Bazı yöneticiler kendilerinden üstün donanım, tecrübe ve gücü olanlardan uzak dururlar... Yanlarında ezilmekten, dahası yok olmaktan korkarlar ?... Oysa akıllı ve kompleksiz olanlar, bilakis daha iyiyi, daha büyük gücü ve başarıyı yakalamak için kendilerinin üzerinde potansiyeli olan kişilere dört elle sarılırlar, bağırlarına basarlar ve de daima kazanırlar...
DEMOKLES'İN KILICI...
M.Ö. 4. yüzyıldaki efsaneye göre, mütevazı bir aileden gelmekle birlikte cesareti ve kıvrak zekâsı ile devrinde hızla yükselip ülkenin krallığını ele geçiren Sirakuza Kralı Dionysos, iktidarın, kral olmanın çok rahat ve güzel olduğunu, bahşettiği mutluluğu savunan yakın yaveri Demokles'ten usanır, ona ders vermek için büyük bir ziyafet hazırlatır, onun da bir süre krallığın nimetlerini tatmasını istediğini söyler, ertesi gün, tahtına oturmasını ve ülkeyi dilediğince yönetmesini emreder ?...
(Devamı çok yakında...)
DEVEKUŞLARI ONLARI KISKANMAKTA HAKLILAR ?...
Kanatlıgillerden aldığım duyumlara (!) göre Devekuşları Voleybol Federasyonumuzun değerli mensuplarını son zamanlarda pek bir kıskanır olmuşlar ?...
Hatta toplu protesto eylemine hazırlanıyorlarmış...
“Devekuşlarının Haklarını ve Onurlarını Koruma Derneği” Başkanı Necati Büyükkuşlu Türkiye Voleybol Federasyonu'nun kendileri hakkında yazılan, çizilen, sözlü yapılan eleştirilerine karşı, kafalarını kuma sokmadan, aleni bir şekilde bu denli duyarsız kalmalarının devekuşlarının psikolojilerini bozduğunu, çiftleşme ve yumurtlama zorlukları çektiklerini, nesillerinin azalmaya yüz tuttuğunu dile getirerek, yakında toplu bir protesto eylemine başlayacaklarını açıkladı...
TVF'NİN WEB SİTESİ ALLAHLIK...
13 Ekim...
Voleybol Federasyonunun amatör sitesi evlere şenlik...
FIVB Dünya Bayanlar Şampiyonasından, 3.lük ve final maçından haber tam 1 gün sonra, 13.10.2014'te 19.31'de girildi...
Cengiz Göllü Turnuvası yapılmış, Federasyon Başkanımız yoldaşlarıyla (!) orada... Kupa veriyorlar, haber 1 gün gecikmeyle, 13.10.2014'te saat 19.03'te girildi ?...
Turnuvaya ve maçların yapıldığı salona adı verilen, bilindiği üzere rahatsızlığı nedeniyle tedavisinin evinde yapıldığı, Türk Voleybolunun efsane ismi Cengiz Göllü ailece (!) Federasyon Başkan ve üyeler tarafından ziyaret ediliyor, kimsenin haberi yok ?...
2. Lig maçları başlamış, kim kimi yenmiş umurlarında değil ?...
Ama büyük özen gösterilen (!) “Basında Voleybol” köşesi maşallah harıl harıl çalışıyor ?...
Geçen yazımda da yazdığım gibi, içinde bir kere “Voleybol” kelimesi geçen ne kadar yerel gazete ağırlıklı haber varsa Federasyonumuz havada kapıyor, “Bakın biz basında şu kadar sütun santim / sayfa yer aldık...” demek için arşivini kabartıyor... Aralarında reklam ilanları da var ?... Hem de tek bir “Voleybol” kelimesi geçmeyen ?...
Eğer bedavaya ürün reklamınızı, düğün, nişan, sünnet gibi önemli günlerinizin, kayıp ilanlarınızın, ilan-ı aşk mesajlarınızın bu bölümde yer almasını istiyorsanız, bir yerel gazetede yer alınız, bu kadar kolay ?... Hem de koca voleybol Federasyonunun basın istatistiklerinde de yer almış, katkıda bulunmuş (!) olursunuz ?...
Yardımcı olabilmek için sizlere birkaç örnek vereyim ?...
“Azgın boğa enerji içeceği içtiğinizde voleybol'da daha iyi zıplar, yatakta daha performans sağlarsınız...”
“Oğlumuz Cafer'in sünnetini yapacak olan Fenni Sünnetçi Rızkullah, “Bugün sünnet yarın voleybol' diyor...”
“Aşağıda fotoğrafı görülen dedemiz Suphi Kaçar, 10 gün önce salondaki voleybol maçını seyretmek için evden çıkmış, bir daha geri dönmemiştir... Görenlerin insaniyet namına...”
“Bekir, aşkım... Sana söz veriyorum, bir daha voleybol antrenmanına gitmek için seni ekmeyeceğim... N'olur telefonuma cevap ver artık ?...”
Gülmeyiniz, abarttığımı da zannetmeyiniz ?...
Deneyiniz, hak vereceksiniz ?...
İŞTE O BASIN KUPÜRLERİNDEN BİRİSİ ?...
Konya'nın Kulu İlçe Müftü vekili Tevfik Aydoğan “2014 Yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle yaptığı açıklamada, bu haftada “Cami ve Gençlik” temalarının işleneceğini açıklamış, camilerin gençlerin uğrak yeri olmasını (!) vurgulamış...
Dinin ellerinin politikadan sonra spora da attığının açık göstergesi olan bu çok önemli voleybol haberi (!) de torpilli yayınlananlar arasında ?...
Yorumu siz, saygıdeğer okuyucularıma bırakıyorum...
GENE FORMA AYIBI...
KURALI TAKAN DA YOK, HATIRLATAN DA ?...
Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) tarafından düzenlenen Erkekler Spor Toto Şampiyonlar Kupası’nda, 2013-2014 sezonunda Acıbadem Voleybol Ligi ve Teledünya Süper Kupa’da şampiyonluğa ulaşan Halkbank ile 2013-2014 sezonunda Acıbadem Voleybol Ligi ve Teledünya Süper Kupa’da ikinciliği elde eden Fenerbahçe, 15 Ekimde Samsun’da Mustafa Dağıstanlı Spor Salonu’nda karşı karşıya geldiler...
Sezon başı olmasına rağmen mükemmele yakın bir mücadele seyrettik... Ancak seyrederken gene zorluk çektik... 2 takımımızın da formaları koyu ve birbirlerine yakındı... Halkbank ve Fenerbahçe takımlarının maçtaki formaları renk ve dizayn olarak o kadar benzerdi ki, sanki bir takım, ikiye ayrılmış, aralarında antrenman maçı yapıyor gibiydiler ?...
Oysa talimatta bir takımın koyu, diğer takımın açık renkli forma giyeceği açık ve net bir şekilde belirtilmiş ?... Kuralı takan yok, denetleyen yok ?...Federasyon resmen uyuyor ?... Sonra da Epirden eleştirince hoplayıp, zıplıyorlar ?... Önce hele bir görevlerini kusursuz yapsınlar da ben de eleştiri değil, övgü yağdırayım ?... Yazık, çok yazık ?... Voleybolumuz devamlı vizyon ve irtifa kaybediyor ?...
Defalarca dile getirdik...
Hakkını yemeyeyim, Cengiz Tokgöz arkadaşım yaza yaza yoruldu...
Kural ve daha önemlisi görsellik gereği, maçlarda 2 takımın da değişik renklerde, mümkün olduğu kadar koyu/açık formalarla sahada yer almaları vurguladı da vurguladı ?...
Saygı yok ?... Menajerlerin bir kısmı (Diğerlerini tenzih ediyorum...) ceplerini en zahmetsiz şekilde doldurmaktan başka ne iş yaparlar ?...
Maalesef caydırıcı bir ceza, yaptırım yok ?...
Müsabakanın hakemi ve gözlemcisi sadece bu durumu raporlarına yazmakla kalıyorlar ?...
Federasyonun, eğer yorgunluk vermez ise (!) lütfedip, acil olarak bu konuya el atması kaçınılmaz ?...
Yarın, öbür gün eminim bu tablolara sık sık rastlayacağız, bu ve benzer maçlar örnek olarak gösterilecek ?...
Biraz itina ve saygı lütfen ?...
Hakkımda övgü dolu sözlerle methiyeler (!) yazanlara hiç okunmayan (!) köşemden sesleniyorum...
“Bu saçmalıklar, görev ihmalleri daha ne kadar devam edecek ?...”
SAPIK YOBAZ GRUPTAN AFİŞ TACİZİ...
Bolu Belediyespor Kulübünün Bayan Voleybol Takımının 12.10.2014 Tarihinde yapacağı maç öncesinde bilgilendirme amaçlı olarak 17 Temmuz Spor Salonu yanında bulunan bilborda asılan voleybolcuların formalı afişler üzerine kapkaranlık geri kafalı kişilerce “Edep Yahu” baskılı yazıların yapıştırılması büyük tepkiye sebep olmakla kalmadı, bazı endişeleri de beraberinde getirdi...
Yakında daha önce de yayınlamış olduğum Türk Bayan Sporunu bekleyen tehlikeleri sizlerle tekrar paylaşacağım...
Olayı şiddetle kınıyor, faillerinin bir an önce yakalanıp, adalet önüne çıkarılmalarını bekliyorum...
GARÇIA'NIN ŞOV KOMPLEKSİ...
Onca voleybol starı arasında minicik kalıp, kaybolmayı (!) kendisine dert edinmiş olacak, FIVB Başkanı Ary Graça, Dünya Bayanlar Şampiyonası finali sonrası, bulduğu dahiyane bir formülle (!) teke tek bir şovla işi hınzırca bitirdi...
Final maçı biter bitmez, ana seremoniyi beklemeyen Ary Graça Şampiyon Amerika Birleşik Devletleri takım kaptanı Christa Harmotto Dietzen'i yanına, şeref tribününe çağırarak Dünya Şampiyonluğu kupasını bire bir verdi... Verirken de şov yaptı, kupayı önce sanki kendi kazanmış gibi havaya kaldırarak, tribünleri etrafındakilerin şaşkın bakışları altında selamladı, o sırada konfetiler yağmaya başladı...
Graça kupayı muzaffer bir eda (!) ile havaya kaldırırken, kaptan Christa Harmotto Dietzen'in ise sahaya dönerek, eliyle “Ne yapıyor bu adam ?...” gibilerinden yaptığı hareketi de gözden kaçmadı ?...
Fotoğraf aslında her şeyi anlatıyor, öyle değil mi ?...
Tüm bu hokkabazlık sürerken, aşağıda o kupayı alın terleriyle hak edenler acı tebessümlerle bu özel tek kişilik Graça şovunu seyretmekteydiler... Graça'nın bu özel şovu (!) sona erdikten sonra aşağıda mutat kapanış seremonisi sönük bir coşkuyla (!) gerçekleşti, zaten TV yayınları da sona ermişti...
Graça mütevazılıkta sınıfta kaldı ama bencillikte “Aferin” aldı, yakasına kırmızı kurdele taktırdı...
DERS ALINACAK FİNAL...
İyiliksever birileri pek ünlü koçumuz Barbolini'ye bir kıyak yapıp, ABD-ÇİN final maçının videosunu hediye etsin ?... Bari biraz seyretsin de koçluk nasıl yapılıyor, taktik savaşı nasıl veriliyor, azıcık öğreniversin ?...
SOKULLU ÇOK ÖZEL AÇIKLAMALARDA BULUNDU
Sonunda MHK Başkanı Ümit Sokullu sorduğum eski yeni tüm sorularımı yanıtladı, çok ilginç açıklamalarda bulundu...
Neler mi dedi ?... Gelin sindire sindire gözden geçirelim ?...
Öncelikle TRT'nin yeni usta yorumcusu (!) Murat Mert Yücekök'ün Grand Prix maçlarımız sırasındaki o meşhur Twitleri konusunda sorduğum sorulara kısaca şu nazik cevabı verdi :
“Murat Mert Yücekök'ün yaptığı eleştirilerde kullandığı üslupların daha yumuşak, yapıcı, akılcı yani kırıcı olmaması, pozitif sonuçlar alınması bakımından daha büyük katkı sağlar... Aksine davranış ve beyanlar FIVB'nin çok ağır cezai yaptırımları ile sonuçlanır... Bir televizyon yorumcusunun tüm bu konulara ilişkin beklenen ifadelerinin daha yapıcı ve yol gösterici olması voleybol ailemiz tarafından daha kabul görür...”
Ümit Sokullu devam etti... “Son zamanlarda hakkımda dolaylı olarak, kim olduklarını tahmin ettiğim bazı kişilerce yapılan eleştiriler çok çirkin ve kasıtlı... Ben voleybol sevdam uğruna Ordudan Albaylık mertebesinden emekliliğimi beklemeden ayrılmış bir insanım... Son 1 yılda bizzat hakkımda ticari çıkar sağladığım konusunda yapılan çirkin ve asılsız eleştiriler beni ziyadesiyle üzmekte... 2 yılda açtığımız amacı sadece hizmet olan, hakemlerimizin sayılarını arttırmak, seviyelerini yükseltmek amacıyla büyük bir özveriyle yüksek seviyelerde yapılan 45 kursun 20'sine iş yerimden anlayış ve hoşgörüyle verilen çok özel izinlerle katıldım... İşimden feragat ederek verdiğim mesailerde uykusuz kaldım, yorgun düştüm ama hiç şikayetçi olmadım... Son 1 yılda, masraflarım karşılığında 5 bin lira harcırah aldım... Yani ayda 400 liraya tekabil etmekte... Bu şartlar altında göreve talip olan biri varsa, düşünmeden derhal devredebilirim...”
“Beni ve arkadaşlarımı 1 günde aynı yerde art arda 2 maçta görev yaptığımız için tenkit edenler var ?... Bu ender de olsa mecburiyet durumunda yapılmıştır... Ayrıca yönetmelikte 1 günde arka arkaya 2 maçta görev yapılamaz diye bir hüküm de bulunmamakta ?...”
“Eski Federasyon hakkında da eleştirilerde bulunduğum, yüklendiğim söylentisi de asılsızdır ve çirkindir !... Tüm konuşmalarım 2 ayrı kamerayla görüntülenmiş, yani kayıt altına alınmıştır... Voleybolumuz için minnacık bir katkıda bile bulunanların tümü benim için değerlidir... Makamlar geçici, hizmetlerimiz kalıcıdır... Bir gün bende bu görevimi bir başka değerli arkadaşa devredip, köşeme çekileceğim... Sizin buyurduğunuz bir söz daima kulaklarımdadır... Camiamızda kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, ama çalışanı, üstlerini saymak sadece bir görgü değil, aynı zamanda görevidir...”
Son olarak onun bir ricasını, genel bağlamda da paylaşmak istiyorum...
“Lütfen eleştiri ve yorumlarınızı açık kimlikleriniz ve doğru adreslerinizle yapın ki cevap vermemiz kolaylaşsın ?...”
Sorularım şimdilik böylelikle cevaplandırılmış oluyor, Sokullu hocaya teşekkür ediyorum...
MEĞERSE KRİZ YOKMUŞ”MUŞ” ?...
Geçen gün yayınlanan “KRİZ Mİ VAR ?...” yazım sonrası telefon, mail ve yorum sağanağı yağdı...
Meğerse voleybol ailesi konuya ne kadar müdahilmiş de ben bu kadarının farkına varamamışım ?...
Anlatılanlar yenilir yutulur cinsten değil ?...
Bir süre açıklamaları bekleyeceğim...
Sonrası Allah kerim ?...
Bakarsınız, bir iyilik yapıp (!), konuya bodoslama giriveririm ?...
VOLEYBOL RASATHANESİNDE SEVGİ YUMAĞI GÜNÜ...
Son bir araya gelişimizin üzerinden çok zaman geçti...
Eskiden “Voleybol Kurmayları” olarak çok sık toplanırdık Moda'daki “Voleybol Rasathanesi”nde...
Bu işin lideri Bülent Meriç ile geçenlerde konuştuk, herkesin birbirini özlediğini düşündük ?...
10 Kasım günü Ulu Önderimiz ATATÜRK'ü andıktan ve saygı duruşunda bulunduktan sonra akşam 18.00'de Rasathanemizde buluşacağız ?... Kimseye “Özel Davetiye” yok !... “Ben bu ailenin kurmay bireyiyim...” diyen herkese kapılarımız sonuna kadar açık... Sadece “Geliyorum !...” demeniz yeterli...
Ötesine berisine karışmayın ?...
KULÜPLERDEN RİCAM...
Değeri okuyucularımdan Deniz Akyol, haklı bir serzenişte bulunmuş, bizlere doğal olarak kaşlarını çatmış ?...
Neden genelde maçların kadrolarını ve sporcuların aldıkları sayıları pas geçerek, yayınlamadığımızı sorgulamış ?...
Tekrarlıyorum, yerden göğe kadar haklı bu eleştirisinde...
Yorumunu yaptığı maç Bursa BB – Çanakkale B. arasında oynanan bir hazırlık maçı... Ve edindiğim bilgiye göre Bursa BB'den gelen bilgiler aynen girilmiş...
Bu tip eleştirilerle karşı karşıya kalmak bizleri de üzmekte... Bu sebeple, en azından ev sahibi takımların maç sonlarında bizlere bu bilgileri, mümkünse istatistikleriyle beraber göndermelerini önemle rica ediyorum...
Peşin teşekkürlerimle...
Mail adresimiz : info@voleybolx.com
VE YEPYENİ AMA HEP YENİ (!) ANKETİM ?...
ANKET 1 :
2 Yıldır görevde bulunan Türkiye Voleybol Federasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?...
a) Çok Başarılı
b) Başarılı
c) Vasat
d) Başarısız
e) Çok Başarısız
ANKET 2 :
Türkiye Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu içinde en başarılı bulduğunuz isim kim ?...
a) ÖZKAN MUTLUGİL (Başkan)
b) ALPER SEDAT ASLANDAŞ (Başkan Vekili)
c) MEHMET AKİF ÜSTÜNDAĞ (Başkan Vekili)
d) MUSTAFA EKŞİ (Başkan Vekili)
e) HİDAYET ALTINBAŞ
f) MEHMET ÇAKMAK
g) MEHMET MENDUH DİZDAR
ğ) AHMET GÖKSU
h) SUAT GÜLER
ı) ERGİN KAYA
i) METİN MENGÜÇ
j) HASAN BURAK SERTCAN
k) ALİ TÜRKER
l) İHSAN UÇAR
m) BAHAR MERT ÜÇOKLAR
Oylarınızı epirden@yahoo.com mail veya facebook'tan açık/özelden Hasan Uğur Epirden adreslerime göndermenizi rica ediyorum...
Anket 10 Kasım gecesi sona erecektir...
MANŞET VOLEYBOLUN SESİ 101. SAYISI ÇIKTI...
Türkiye Erkek ve Bayanlar Ligleri yanında 2.liglerdeki voleybol heyecanı başlarken Manşet voleybolun sesi 101. Sayısıyla raflardaki yerini aldı...
Deneyimli gazeteci Enver Bağlarbaşı’nın genel yayın yönetmenliğinde hazırlanan dergi Sporyum Ajans Yayıncılık tarafından yayınlanıyor...
Türkiye’nin aylık yayınlanan tek dergisi Manşet bu sayısında Dünya Şampiyonası’ndan haberler var... Polonya’daki devler mücadelesinden ev sahibi Polonya Brezilya’yı yenerek şampiyon olurken seyirci rekoru kırıldı... Bayanların dünya şampiyonası heyecanında ise Sultanlarımız kürsüye çıkamadı... Almanya ile birlikte 9’unculuğu paylaştılar... Payidar Demir Turnuvası’nda Halkbank Şampiyon oldu... Altın Martı Turnuvası’nda Eczacıbaşı Vitra birinci geldi... Hakem seminerlerinde sıkı eğitim var... Beşiktaş’ta plaj voleybolu ilgi çekti… Alev Anakök Dünya Şampiyonası Analizlerini, Adnan Mert Paşaoğlu Sultanlardan beklediklerini, Enver Göçener Atletizmin voleybola katkılarını yazdı... Nostalji ve bulmaca sayfaları... Hepsi 101. sayıda...
Israrla tekrarlıyorum, başta Federasyonumuz, kulüplerimiz olmak kaydıyla hepimizin bu dergiyi yaşatması görevimiz ve emeğe saygı borcumuz olmalı...
TEK AYAK ÜZERİNDE CEZA TARİHE KARIŞTI...
ÇİN İŞKENCELERİ DE NE Kİ ?...
İçimden bir ses diyor ki...
Birkaç kişiyi al, bu extra ordinaryus mega star'ın (!) şarkı söylediği stüdyoya kapat, kilitle, anahtarı da kör kuyuya at !...
Çok mu acımasızım ?...
İçinizde bu isimleri bilen 3 kişiye sürprizlerim olacak ?...
İŞTE MEDENİYET FARKI...
Bu görüntüleri de her gün binlerce ağacı rant uğruna telef eden yaratıklara ithaf ediyorum...
Hatırımda tüm canlılığı ve ayrıntılarıyla kalan 2 dev neon o zamanlar büyük ilgimi çekmişti... Fuarın en iddialı bahçelerinden Manolya'da yeşil renkte ZEKİ MÜREN, karşısındaki Akasyalar’ da ise mavi renkte dev EROL BÜYÜKBURÇ neonları sanki aralarında seviyeli bir güç gösterisi yapmaktaydı...
..............
Ve... bir gün, O ilahla karşı karşıya geleceğimi ve O muhteşem insanın hayatımı değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? ...
..............
Unutulmaz anılarım...
Tarihi yaşadıklarım...
İŞTE ÖRNEK İNSAN : EKREM DEMİR...
Geçtiğimiz günlerde bir özel haberde Marmaris’te bir grup kedinin otobüs yolu beklediğini duymuş, Marmaris Televizyonunun da ekteki videosunu duygu yüklü bir hayranlıkla izlemiştim...
İlçeye aralıklarla sefer yapan Pamukkale Firmasının bir otobüsünün Marmaris’e girdiğinde, sayıları 15'i bulan sokak kedisinin, yolunu bekledikleri ve tanıdıkları bu otobüse koşmaları çok ilginçti...
Otobüsün kaptanı, seçkin insan, hayvansever Sayın EKREM DEMİR'in her sefer kendilerine getirdiği mamaları büyük bir iştahla yiyip açlıklarını giderdikten sonra okşanarak gönüllerinin alınması birçok hayvan düşmanı, duyarsız kişiye olmalı ?...
Marmaris Televizyonu’nun haberi tıklanma rekorları kırmış, otobüs firmasının santralı hayvan severlerden gelen telefonlarla kilitlenmiş... Otobüs firması da, Ekrem Demir kaptanın duyarlılığına kayıtsız kalmamış, kedi dostu çalışanına bu herkese örnek teşkil eden duyarlı, içten davranışı dolayısıyla ödül vermiş...
Konu beni o kadar duygulandırdı ki, işimi gücümü bırakıp kendisini buldum, konuştum...
“Maddi gücüm yerinde olsa, bu işi bırakır, kapalı kasa, klimalı bir kamyonet satın alır, tüm mesaimi, lokantalardan, otellerden artık yemekleri toplar, nerede sokak hayvanı görsem, onların karınlarını doyururdum...” dedi...
Kedilerin kendisini hep otogarın girişinde mevzilenerek beklediklerini, otobüsü çok iyi tanıdıklarını, otogara girer girmez aracı takip ettiklerini, yolcuları boşalttıktan sonra park ettiği yere geldiklerini ifade eden Ekrem Kaptan, bu buluşmayı hep sabırsızlıkla beklediğini ve bunun kendisine anlatılmaz bir mutluluk verdiğini sözlerine ekledi...
Ekrem kaptanın Tekirdağ ve Bursa'da da kedileri varmış... Benzer konu oralarda da yaşanıyormuş...
Kendisini kredi kartını izinsiz kullanarak dolandıran yardımcı şoförü yüzünden bankaya her ay yüklü bir para ödüyormuş...
Konuştuğum an mola yerindeydi... Cebinde 50 lirası olduğunu, bunun 40 lirasıyla 2-3 tavuk alacağını etlerini kedilere, kemiklerini de köpeklere vereceğini söyledi, içim burkuldu...
Bu arada söz sokak dostlarımızdan açılmışken, konunun uzantısı olarak yaptığım bir ek çalışmada örnek olması gereken Marmaris Belediyesinin sözde Hayvan Barınağının içler acısı olduğunu öğrendim...
Çok üzüldüm...
Çağdaş bir Belediye olduğuna inandığım Marmaris Belediyesi'ne yakıştıramadım ?...
Bundan tam yedi yıl önce bugün gibi bir günde,16 Ekim 2009 Cuma günü Hasdal'da
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veterinerleri tam 55 minicik / üç-dört aylık yavru köpeği
kuduz oldukları gerekçesi ile öldürerek “Kara Cuma Katliamı”nın canileri olarak
ülkemizin Vahşet Tarihi'nde yerlerini aldılar...
...
Bunlar seri katil olmanın yanısıra aynı zamanda ahlaksız / yalancı / uğursuz / sahtekardılar...
Çünkü ortada ne kuduz vardı, ne de başka önü alınamaz bir hastalık...
...
İşte belgesi... İşte kanıtı...
Fotoğraftaki köpek Sultan İnan'ın köpeği...
Tam yedi yıldan beri bende...
O uğursuz Cuma gününden bir gün önce bu katliam alanından katillere canını almalarına fırsat bulamadan uzaklaştırabildiğimiz yedi köpekten biri...
...
Bu fotoğraf bugün çekildi...
Bu köpek madem kuduzdu çoktan ölmüş olması gerekmez miyidi ?...
Ve diğerleri o gece kaçırdıklarım...
...
Bugün, BU KUDUZ KÖPEKLE SARMAŞ DOLAŞ bu fotoğrafı çektirirken umarım
DEVLET DE BU GÜNÜ UTANÇ GÜNLERİ TAKVİMİ'ne bir kara sayfa olarak ekler...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veterinerleri tam 55 minicik / üç-dört aylık yavru köpeği
kuduz oldukları gerekçesi ile öldürerek “Kara Cuma Katliamı”nın canileri olarak
ülkemizin Vahşet Tarihi'nde yerlerini aldılar...
...
Bunlar seri katil olmanın yanısıra aynı zamanda ahlaksız / yalancı / uğursuz / sahtekardılar...
Çünkü ortada ne kuduz vardı, ne de başka önü alınamaz bir hastalık...
...
İşte belgesi... İşte kanıtı...
Fotoğraftaki köpek Sultan İnan'ın köpeği...
Tam yedi yıldan beri bende...
O uğursuz Cuma gününden bir gün önce bu katliam alanından katillere canını almalarına fırsat bulamadan uzaklaştırabildiğimiz yedi köpekten biri...
...
Bu fotoğraf bugün çekildi...
Bu köpek madem kuduzdu çoktan ölmüş olması gerekmez miyidi ?...
Ve diğerleri o gece kaçırdıklarım...
...
Bugün, BU KUDUZ KÖPEKLE SARMAŞ DOLAŞ bu fotoğrafı çektirirken umarım
DEVLET DE BU GÜNÜ UTANÇ GÜNLERİ TAKVİMİ'ne bir kara sayfa olarak ekler...
DENİZ İZGİ
Bu köşe yazısı aynı zamanda www.turkiyehaberajansi.com ve www.turksporajansi.com sitesinde de yayınlanmaktadır...
Tüm yazıların yayın ve paylaşım hakkı www.voleybolx.com sitesine ve Hasan Uğur Epirden'e aittir... İzinsiz alıntı yapılamaz...