ANCAK BU KADAR PİŞKİNLİK OLUR ?... Grand Prix sorgulaması yaptık, “Hedef Dünya Şampiyonası” deyip, kıvırdı...İtalya hazırlıklarında, 3 eylülde kabararak “Hedefimiz final oynamak...” dedi, aradan 9 gün geçti bu kez düşük bir yüz ifadesiyle “İlk üçe girmek çok zor...” yorumunu yaptı ?... Kendisiyle, düşünceleriyle bir insan bu kadar mı çelişir ?... Üstelik bu adam eline hazır ve geniş bir kadro potansiyelliyle, geniş yetkilerle, dünyanın en iyi takımlarından biri teslim edilmiş bir antrenör/koç olduğunu düşünecek de olursak, işin vahametini kolayca anlarız ?... Takımı motive edeceğine, psikolojik olarak bu denli zarar veren, antrenör olarak 2 yılda takımımıza, teknik, taktik, sistem olarak ne kazandırdığını çözemediğimiz, koç olarak değil bir maçta, bir sette dahi katkısını göremediğimiz, ünlü İtalyan (!) Barbolini'yi ve onu, hepimizi salak yerine koyarak, tüm etkin ikazlarımıza rağmen musallat eden Federasyonumuzu eleştirmeyeceğim de kimi eleştireceğim ?... Koca bir Dünya Şampiyonası oynanıyor, adam hala takımda pasör çaprazı konusunda kafasını kaşıyor, denemelerde (!) bulunuyor, arayış içerisinde ?...Kenardaki oyunculardan faydalanamıyor ?... Aralarında yüzlerini hiç göremediklerimiz var ?... Eğer faydalanılamayacak iseler oraya neden, hangi engin (!) düşünceyle götürüldüler ?... Bu kıymetli kızlarımız konu mankenleri (!) olmayı hak etmiyorlar, yazıktır, günahtır ?... Dünya Şampiyonası başladı, ilk Sırbistan maçında cebimizde olması gereken 3 puanı rakibe hediye ettik ?... Maç sonrası Barbolini efendi, “Bugün iyi voleybol oynadığımızı düşünmüyorum. Bir ara iyi şeyleri peş peşe yaptık, onda da seti aldık zaten. Sırbistan’ın baskısı hep üzerimizdeydi. Biz tam anlamıyla voleybolumuzu oynayamadık. Bunun uzun bir turnuva olduğunu biliyoruz. Bir an önce toparlanmalıyız...” dedi... Ne demek Sırbistan'ın baskısını üzerimizde hissetmek ?... Adama sormazlar mı, “Kardeşim, aslında senin baskını Sırbistan kendi üzerinde hissetmeli, maçın favorisi sensin ?... Hesap yaparken, maç oynanmadan 3 puanı sanal cebine nasıl koymuşsun ?...” diye ?... Takımın iyi voleybol oynamaması konusunda senin hiç mi payın, sorumluluğun yok da sporcularının üzerine yıkmaya çalışıyorsun hezimeti ?... Ertesi gün, Dünya Klasmanında yeri olmayan, bizim 2. ligimizde bile ne yapabileceği tartışıır, 4. sınıf bir takımı antrenman havasında bir ter atma maçından sonra Barbolini efendi muzaffer bir komutan edası ve havasıyla, “Bugün bizim için önemli olan kazanmaktı. Kazanmış olmanın yanı sıra üç sette iyi oynayarak bunu yaptık. Bunun için memnunum" dedi, bir Allah'ın kulu da “Hey Koç, şu önemi esas hedef maçlarınıza neden vermiyorsunuz, veremiyorsunuz ?...” demiyor, diyemiyor ?... Barbolini, 3-2 yenildikleri Bulgaristan maçınndan sonra da, maçın kendileri için ders çıkarmaları gereken başka bir mücadele olduğunu söyledi ?...İşte tam yorumu :“Oldukça zorlu mücadeleyi kazandılar. Zor anlarda iyi oynayarak kazanmayı hak ettiler. Bana göre, ikinci set büyük bir şansı kaçırdık. Setlerde 1-0, sette 15-10 gibi öndeydik ama sahamıza düşen birkaç saçma topu çıkaramayınca seti kaybettik. Bu voleybol. Bizim için bir başka ders. İki takım da çok iyi blok yaptı. Oldukça heyecanlı oyunlar izledik. İyi defans gördük. Bulgaristan hak etti ve kazandı...”
Yahu bu adam milletimizle resmen dalga geçiyor, kafa buluyor, hamisi (!) Federasyonumuz da seyrediyor ?... Bu ne pişkinlik, ne yüzsüzlüktür ?...
Sen bu takımın başına ders vermeye mi yoksa almaya mı geldin ?... Senin koçluk hayatın hep ders almakla mı geçecek ?... Burası staj yerimi ?... 2 Yıl geçmiş, dünya devi takımımız ellerine (!) emanet edilmiş, br küçücük katkın olmamış, üstelik vizyon ve derece kaybettirmişsin, bazı gözde sporcuları küstürmüşsün, kafana göre keyfen (!) takım kurmuşsun, çağdaş voleyboldan bihabersin, Neslihan'ın yerine bunca zaman bir alternatif üretememişsin ?... Ruhsuz, heyecansız böyle bir antrenör/koç'un tüm başarısızlıklarından ve saçmalıklarından birinci derece sorumlu olanlar, Federasyonumuzun Mutlu Başkanı başta olmak üzere, başımıza kakalayanların (!), musallat edenlerin (!) tümüdür ?...
Gene tekrarlıyorum, gülmeyin, ciddiyim, düşünün sadece...
Ünlü koç (!) Barbolini'nin yerine Cemil İpekçi'yi, Kamer Genç'i veya bizim manav Seyfettin'i koysak, daha da ileri gideyim, kızlarımızı başıboş bıraksak, “Çıkın bildiğiniz gibi oynayın !...” desek, Allah aşkına söyleyin bana bundan daha kötü sonuçlar alınır mıydı ?...
Adam rahat, sıkı kontratını yapmış, 2016 Rio Olimpiyat Oyunlarına kadar cukkasını garantilemiş, kontratına sıkı bir tazminat maddesini de yerleştirmiş, umurunda mı dünya ?... Evrensel sporu ve yaşatanlarını menfaat, kartvizit (!) ve rant uğruna, bilinçli olarak tüketmeye yeltenenlerin kronik ve psikolojik bir rahatsızlığa yenilmiş olduklarını düşünüyorum... Zihnimize, enerjimize, zaman israfımıza gerçekten çok yazık oluyor ?... İtalya dönüşünde, bir hüsran yaşanması durumunda Barbolini'yi sözlerimle ve de ahret sorularımla ilk karşılayacaklar arasında olacağım ?... Ancak bu geceki maç için televizyonun başına otururken tek düşüncem, beklentim, Barbolini handikapına rağmen, kızlarımızın yürekleriyle çıkıp oynamaları... Bunu da bundan sonraki tüm maçlarında tekrarlamaları ?... MAÇA ÇEYREK KALA... Kucağımda Bızdık, beraberce maçı seyretmeye koyulduk...Bızdık'ın aklı fikri ekrandaki topta... Kafa bir sağda, bir solda... Kulağına fısıldıyorum... “Bak Bızdık sizler benim için dünyanın en değerli kedileri olabilirsiniz, ama o ablalar var ya, onlar da dünyanın en iyi takımları ve sporcuları ?... Hele o pencere tarafında oynayan Brezilyalı ablalar var ya, biz onları Londra Olimpiyatlarında 3-2'lik maçta resmen elimizden kaçırdık, sonrasında gittiler, Olimpiyat Şampiyonu oldular, Geçen ay Grand Prix'de 3-2 yendik, gittiler Grand Prix Şampiyonu oldular ?... Köftehor anlattıklarımdan ne anlayacak işte, aklı fikri ekrandaki topta... Aslında doğruyu söylemek gerekirse, “Bu işten anlar...” diyenleri de gördük (!) de ne oldu ?... Rakibimiz, Japonya'da 2010'da yapılan son Dünya Şampiyonasında 2. olan, 2012 Londra Olimpiyat Oyunlarının Altın Madalyalı, Dünya klasmanının en tepesindeki Brezilya bu Şampiyonaya 4 yıldır, hasret oldukları ama 3 kez finalde kaçırdıkları Dünya Şampiyonluğu için oldukça iddialı geldiler ve de birçok otoritenin kesin favorisi... Gerçek oyunumuzu bir oynayabilsek, gene kök söktürürüz bu sambacılara ?... Kazanabiliriz de, ama takımımızda Neslihan sonrası, pasör çaprazı mevkiindeki devam eden hatta kronikleşen handikap, Gözde'mizin Grand Prix'deki liderliği ve bıçkın oyununun hala devreye girememesi, etkili bir silahımız olan smaç servisin kızlarımıza adeta yasaklanarak (?) belleklerinden silinmiş olması, Flotting servislerle rakiplerimize kolay, seri ve çok alternatifli hücum olanağı ikram ediyor olmamız, dolayısıyla zaten ağır olan orta oyuncularmızın blok şansı ve gücünün aşağılara düşmesi ve de en önemlisi, kenardaki oyuncularından yeterince istifade etme fırsatının, özürlü Barbolini faktörüyle kullanılamaması, bu tip hedef maçlara resmen 1-0 geride başlıyor gibi olmamız bu maç öncesi Brezilya karşısında şansımızı, mantığımız ve tecrübemizle azaltmakta... VEEEEE MAÇ...ÇOK YAZIK OLDU... Brezilya maçı öncesi, Dünya Bayanlar Basketbol Şampiyonası'nda kızlarımızın Son 2 Olmpiyat Oyunlarının finalisti, Şampiyonanın favorilerinden Fransa karşısında, 10 sayı geriden gelerek, müthiş bir mücadeleyle, mükemmel bir oyunla elde ettikleri 50-40'lik zaferini gurur duyarak zevkle izledim... Kutluyorum... Gelelim Brezilya maçımıza... Maça, önceki maçların aksine çok iyi, canlı, arzulu, inançlı başlayan kızlarımız, ilk sette rakibini dağıttı, şaşkına çevirdi, bir ara 10 sayıya kadar çıkardığı farkla bu seti 25-17 kazandı...Bunda atılan taktik servislerin ve rakibin mecburi yüksek toplarına kurulan etkili yerinde blokların yanı sıra, Gözde'nin Şampiyonadaki oynadiği en iyi oyununun ve de Seda'nın son zamanların en iyi oyununu oynamasının, Naz'ın hücum noktalarını iyi seçmesinin ve de kullanmasının rolleri büyüktü... Bu özlenen oyunumuz oldukça çekişmeli geçen 2. sette de devam etti... 21-21'de, 22-22'de, 23-22'de Bahar'ın, 24-22'de de gene Bahar'ın Seda ile birlikte arka arkaya yaptığı 4 mükemmel blok ile bu seti de 25-22 kazanan takımımız durumu bir anda 2-0 yapıverdi... O anda aklıma, tedavi gördüğü hastanede Sultanlarımıza “SULTANLAR İŞLERİNİ BİLİRLER...” diyerek enerjisini ve güven duygularını gönderen Cengiz Göllü usta ve hemen akabinde, saatler sonrası Sultalarımızın topluca ustaya “Geçmiş Olsun...” dilekleri geldi, ürperdim, duygulandım, bir tuhaf oldum... 3. sette varını yoğunu ortaya koyan Brezilya arayı 2. teknik molada 9 sayıya kadar açtı (7-16)... Gözler Barbolini'ye çevrildi... Giden sette hem bazı sürpriz oyuncuları oyuna sokabilir, bu vesileyle de yorulan birkaç oyuncumuzu dinlendirip, 3 puan için son şansımız olan 4. sete hazırlayabilirdi ?... Ama o, 3 pozisyonluk rutin bir ikili değişiklikle yetindi... Gene de kızlarımız seti bırakmadılar, asılıp efor sarf ettiler ama ancak 19-25'e kadar getirebildiler ?... 4. set müthiş bir mücadeleye sahne oldu... Servislerimizin düşmesine rağmen mücadeleyi kafa kafaya, başa baş, dişe diş sürdürdük... 21-22'de Neriman'ın outa vurduğu top kader anıydı... Seti 25-21 verdik... Bu setin bu şekilde kaybedilmesindeki en önemli diğer faktör blok sayılarındaki 6-0'lık Brezilya üstünlüğüydü ?... Takımımız 5. sete de çok iyi başladı... İlk teknik molaya da 8-5 gibi “Tie Break” seti için hatırı sayılır bir avantajla girdi... Tam maçı kolaylamak üzereydik ki arka arkaya yaptığımız 3 hata ile rakibimize yakalandık, moral verdik, maça ortak ettik...Önce Kübra servisi 12-13 metreye attı... Ardından Neriman geri alandan, 6 no'dan fileye vurdu, sonrasında da Gözde outa vurdu... Skor bir anda 8-8 oluverdi... Arka pozisyonda servis ve defans düşüncesiyle de olsa aksamayan Seda'yı Güldeniz ile değişikliğine giden Barbolini, sonrasında Güldeniz öne geldiğinde ya değişikliği unuttu, unutmadıysa bence büyük hata yapıp 2 pozisyon, Seda'yı tekrar oyuna alacağına, önde tuttu, değişikliği yaptığında da zaten iş işten geçmişti... Seti 15-10, maçı 3-2 kazanarak, aynı 2012 Londra Olimpiyat Oyunlarındaki maçta olduğu gibi direkten dönen Brezilya'nın maç sonu, sanki şampiyon olmuşcasına sevinci görülmeye değerdi ?... Kısaca, çok şeyi telafi edeceğimiz fırsatı yakaladığımız maçta gene Barbolini dezavantajı ile mağlup olduk, aynı zamanda da dünyanın alkışlayacağı, manşetlere taşınacak bir zaferi de kaçırdık... Sporcularımızı verdikleri yürekli mücadeleden dolayı candan kutluyorum... Tam 12 saat sonra, 3-0 yenilsek de, Şampiyona'ya veda edecek olan Kamerun'un 2. Rounda taşınmayacak skoru göz önünde bulundurularak kenardaki tüm oyuncularımıza şans tanınması görüşündeyim ?... (Gene 3-0 kazanırız...) Barbolini'nin buna da kafasının basmayacağını bile bile ?...Hade signor Barbolini, bi, iki, uç... Turkiya... Go...
Yahu bu adam milletimizle resmen dalga geçiyor, kafa buluyor, hamisi (!) Federasyonumuz da seyrediyor ?... Bu ne pişkinlik, ne yüzsüzlüktür ?...
Sen bu takımın başına ders vermeye mi yoksa almaya mı geldin ?... Senin koçluk hayatın hep ders almakla mı geçecek ?... Burası staj yerimi ?... 2 Yıl geçmiş, dünya devi takımımız ellerine (!) emanet edilmiş, br küçücük katkın olmamış, üstelik vizyon ve derece kaybettirmişsin, bazı gözde sporcuları küstürmüşsün, kafana göre keyfen (!) takım kurmuşsun, çağdaş voleyboldan bihabersin, Neslihan'ın yerine bunca zaman bir alternatif üretememişsin ?... Ruhsuz, heyecansız böyle bir antrenör/koç'un tüm başarısızlıklarından ve saçmalıklarından birinci derece sorumlu olanlar, Federasyonumuzun Mutlu Başkanı başta olmak üzere, başımıza kakalayanların (!), musallat edenlerin (!) tümüdür ?...
Gene tekrarlıyorum, gülmeyin, ciddiyim, düşünün sadece...
Ünlü koç (!) Barbolini'nin yerine Cemil İpekçi'yi, Kamer Genç'i veya bizim manav Seyfettin'i koysak, daha da ileri gideyim, kızlarımızı başıboş bıraksak, “Çıkın bildiğiniz gibi oynayın !...” desek, Allah aşkına söyleyin bana bundan daha kötü sonuçlar alınır mıydı ?...
Adam rahat, sıkı kontratını yapmış, 2016 Rio Olimpiyat Oyunlarına kadar cukkasını garantilemiş, kontratına sıkı bir tazminat maddesini de yerleştirmiş, umurunda mı dünya ?... Evrensel sporu ve yaşatanlarını menfaat, kartvizit (!) ve rant uğruna, bilinçli olarak tüketmeye yeltenenlerin kronik ve psikolojik bir rahatsızlığa yenilmiş olduklarını düşünüyorum... Zihnimize, enerjimize, zaman israfımıza gerçekten çok yazık oluyor ?... İtalya dönüşünde, bir hüsran yaşanması durumunda Barbolini'yi sözlerimle ve de ahret sorularımla ilk karşılayacaklar arasında olacağım ?... Ancak bu geceki maç için televizyonun başına otururken tek düşüncem, beklentim, Barbolini handikapına rağmen, kızlarımızın yürekleriyle çıkıp oynamaları... Bunu da bundan sonraki tüm maçlarında tekrarlamaları ?... MAÇA ÇEYREK KALA... Kucağımda Bızdık, beraberce maçı seyretmeye koyulduk...Bızdık'ın aklı fikri ekrandaki topta... Kafa bir sağda, bir solda... Kulağına fısıldıyorum... “Bak Bızdık sizler benim için dünyanın en değerli kedileri olabilirsiniz, ama o ablalar var ya, onlar da dünyanın en iyi takımları ve sporcuları ?... Hele o pencere tarafında oynayan Brezilyalı ablalar var ya, biz onları Londra Olimpiyatlarında 3-2'lik maçta resmen elimizden kaçırdık, sonrasında gittiler, Olimpiyat Şampiyonu oldular, Geçen ay Grand Prix'de 3-2 yendik, gittiler Grand Prix Şampiyonu oldular ?... Köftehor anlattıklarımdan ne anlayacak işte, aklı fikri ekrandaki topta... Aslında doğruyu söylemek gerekirse, “Bu işten anlar...” diyenleri de gördük (!) de ne oldu ?... Rakibimiz, Japonya'da 2010'da yapılan son Dünya Şampiyonasında 2. olan, 2012 Londra Olimpiyat Oyunlarının Altın Madalyalı, Dünya klasmanının en tepesindeki Brezilya bu Şampiyonaya 4 yıldır, hasret oldukları ama 3 kez finalde kaçırdıkları Dünya Şampiyonluğu için oldukça iddialı geldiler ve de birçok otoritenin kesin favorisi... Gerçek oyunumuzu bir oynayabilsek, gene kök söktürürüz bu sambacılara ?... Kazanabiliriz de, ama takımımızda Neslihan sonrası, pasör çaprazı mevkiindeki devam eden hatta kronikleşen handikap, Gözde'mizin Grand Prix'deki liderliği ve bıçkın oyununun hala devreye girememesi, etkili bir silahımız olan smaç servisin kızlarımıza adeta yasaklanarak (?) belleklerinden silinmiş olması, Flotting servislerle rakiplerimize kolay, seri ve çok alternatifli hücum olanağı ikram ediyor olmamız, dolayısıyla zaten ağır olan orta oyuncularmızın blok şansı ve gücünün aşağılara düşmesi ve de en önemlisi, kenardaki oyuncularından yeterince istifade etme fırsatının, özürlü Barbolini faktörüyle kullanılamaması, bu tip hedef maçlara resmen 1-0 geride başlıyor gibi olmamız bu maç öncesi Brezilya karşısında şansımızı, mantığımız ve tecrübemizle azaltmakta... VEEEEE MAÇ...ÇOK YAZIK OLDU... Brezilya maçı öncesi, Dünya Bayanlar Basketbol Şampiyonası'nda kızlarımızın Son 2 Olmpiyat Oyunlarının finalisti, Şampiyonanın favorilerinden Fransa karşısında, 10 sayı geriden gelerek, müthiş bir mücadeleyle, mükemmel bir oyunla elde ettikleri 50-40'lik zaferini gurur duyarak zevkle izledim... Kutluyorum... Gelelim Brezilya maçımıza... Maça, önceki maçların aksine çok iyi, canlı, arzulu, inançlı başlayan kızlarımız, ilk sette rakibini dağıttı, şaşkına çevirdi, bir ara 10 sayıya kadar çıkardığı farkla bu seti 25-17 kazandı...Bunda atılan taktik servislerin ve rakibin mecburi yüksek toplarına kurulan etkili yerinde blokların yanı sıra, Gözde'nin Şampiyonadaki oynadiği en iyi oyununun ve de Seda'nın son zamanların en iyi oyununu oynamasının, Naz'ın hücum noktalarını iyi seçmesinin ve de kullanmasının rolleri büyüktü... Bu özlenen oyunumuz oldukça çekişmeli geçen 2. sette de devam etti... 21-21'de, 22-22'de, 23-22'de Bahar'ın, 24-22'de de gene Bahar'ın Seda ile birlikte arka arkaya yaptığı 4 mükemmel blok ile bu seti de 25-22 kazanan takımımız durumu bir anda 2-0 yapıverdi... O anda aklıma, tedavi gördüğü hastanede Sultanlarımıza “SULTANLAR İŞLERİNİ BİLİRLER...” diyerek enerjisini ve güven duygularını gönderen Cengiz Göllü usta ve hemen akabinde, saatler sonrası Sultalarımızın topluca ustaya “Geçmiş Olsun...” dilekleri geldi, ürperdim, duygulandım, bir tuhaf oldum... 3. sette varını yoğunu ortaya koyan Brezilya arayı 2. teknik molada 9 sayıya kadar açtı (7-16)... Gözler Barbolini'ye çevrildi... Giden sette hem bazı sürpriz oyuncuları oyuna sokabilir, bu vesileyle de yorulan birkaç oyuncumuzu dinlendirip, 3 puan için son şansımız olan 4. sete hazırlayabilirdi ?... Ama o, 3 pozisyonluk rutin bir ikili değişiklikle yetindi... Gene de kızlarımız seti bırakmadılar, asılıp efor sarf ettiler ama ancak 19-25'e kadar getirebildiler ?... 4. set müthiş bir mücadeleye sahne oldu... Servislerimizin düşmesine rağmen mücadeleyi kafa kafaya, başa baş, dişe diş sürdürdük... 21-22'de Neriman'ın outa vurduğu top kader anıydı... Seti 25-21 verdik... Bu setin bu şekilde kaybedilmesindeki en önemli diğer faktör blok sayılarındaki 6-0'lık Brezilya üstünlüğüydü ?... Takımımız 5. sete de çok iyi başladı... İlk teknik molaya da 8-5 gibi “Tie Break” seti için hatırı sayılır bir avantajla girdi... Tam maçı kolaylamak üzereydik ki arka arkaya yaptığımız 3 hata ile rakibimize yakalandık, moral verdik, maça ortak ettik...Önce Kübra servisi 12-13 metreye attı... Ardından Neriman geri alandan, 6 no'dan fileye vurdu, sonrasında da Gözde outa vurdu... Skor bir anda 8-8 oluverdi... Arka pozisyonda servis ve defans düşüncesiyle de olsa aksamayan Seda'yı Güldeniz ile değişikliğine giden Barbolini, sonrasında Güldeniz öne geldiğinde ya değişikliği unuttu, unutmadıysa bence büyük hata yapıp 2 pozisyon, Seda'yı tekrar oyuna alacağına, önde tuttu, değişikliği yaptığında da zaten iş işten geçmişti... Seti 15-10, maçı 3-2 kazanarak, aynı 2012 Londra Olimpiyat Oyunlarındaki maçta olduğu gibi direkten dönen Brezilya'nın maç sonu, sanki şampiyon olmuşcasına sevinci görülmeye değerdi ?... Kısaca, çok şeyi telafi edeceğimiz fırsatı yakaladığımız maçta gene Barbolini dezavantajı ile mağlup olduk, aynı zamanda da dünyanın alkışlayacağı, manşetlere taşınacak bir zaferi de kaçırdık... Sporcularımızı verdikleri yürekli mücadeleden dolayı candan kutluyorum... Tam 12 saat sonra, 3-0 yenilsek de, Şampiyona'ya veda edecek olan Kamerun'un 2. Rounda taşınmayacak skoru göz önünde bulundurularak kenardaki tüm oyuncularımıza şans tanınması görüşündeyim ?... (Gene 3-0 kazanırız...) Barbolini'nin buna da kafasının basmayacağını bile bile ?...Hade signor Barbolini, bi, iki, uç... Turkiya... Go...
Yazık olmadı kendi düşen ağlamaz bu mücadeleye ve formanın ve formadaki amblemin ağırlığında ezilenlerle bu kadar gençleştirmek buysa neslihan en gençten daha genç
Hocam gerçekten Güldeniz son sette nasıl o kadar sahada kaldı anlayamıyorum. BLoksuz veya tekli bloktayken bile top öldüremiyor. Çok zayıf kalıyor bu seviyede. Maçı çok iyi getiren gözde de kusura bakmasın ama final setinde yine yokları oynadı. Şu takımın neriman dışında güvenilir bir eli yok. 2 puan ile üst tura çıkacağız ve ne yapacağımız meçhul. bence hollanda ve taylandı yenip rusya ve amerikaya yenilere döneriz..