Filenin Sultanları, Japonya'ya 3-2 Mağlup Oldu

Bu maçta en iyi oynayan oyuncumuzun 1 yıl Japonya deneyimi olan Tuğba olması rastlantı değil. Bu deneyim Neriman'da daha çok mesela, en çok da Yeliz'de var. Bunları da bir kenara not etmek gerek.

Voleybol takımımızın hiç hazırlanmadığını görüyoruz. Bu sonuç hiç yakışmadı. Ama bir konuda çok iyi hazırlanmışlar. Reklam çekimi ve reklamlar. Devam devam... Dünyanın hangi takımında mesela Sırbistan voleybol takımı mesala Amerika takımları mesela Brezilya v.s. dünya olimpiyat şampiyonu olmuş, Dünya şampiyonu olmuş, Avrupa şampiyonu olmuş takımın hangi oyuncuları hangi reklamlarda oynuyor yada kaç reklamda oynuyorlar. Çok şaşılacak bir durum, bizde de Maşallah her an ayrı bir firmanın reklamındalar , ben voleybolcu kimliği ve oyunuyla girmeyi arzu ediyorum. Her an onları sürekli ve en çok reklamlarda izlemekten bıktık.

Son yaptığım yorumların birinde uzun uzun olimpiyat mottosu "citius, altius, fortius" yani "daha hızlı, daha yükseğe, daha güçlü" kavramlarından "citius" "daha hızlı" kavramının voleybol üzerindeki etkisinden bahsetmiş ve voleybolun geleceğini yönlendirecek kavramın "HIZ" ya da çabukluk olduğunu belirtmiştim. Dün izlediğimiz maç adeta söylediklerimin hayat bulmuş haliydi. Hızlı japon oyuncular maç boyunca eksik fiziksel özelliklerine rağmen tüm maç bu avantajlarını kullandılar, bloklara çabuk yetiştiler, neredeyse hiç plase yemediler, çabuk alçak paslar atarak savunmamızı gafil avladılar. Zehra oynasaydı da sonuç değişmeyecek belki de daha kötü olacaktı. Uzmanlar bu konu üzerinde durmalı, bu hıza nasıl yetişebileceğimize dair fikirler üretmeliler.

Bir keresinde de kesinleşmiş bir karardan sonra oyun başladığı halde topu dışarda gösteren resimli görüntüyü verdiler, o anda sayı oldu yayını kesmişlerken. Hayatlarında ilk defa voleybol yayınlayanlar yapsa bu işi ancak bu kadar kötü yaparlar. Bu yayın dünyaya veriliyor, düşünün nasıl rezil olduğumuzu. "Türkler naklen yayını yüzüne gözüne bulaştırdı" diye alay konusuyuz şu anda, emin olun. Voleybolda dünya sıralamasında bir numarayız deyip duruyorlar, ama voleybol yayınlamada dünyada son sıradayız. İyi takım kurup şık salon yapmakla olmuyor her şey. Basketbolda sportif olarak daha gerideyiz ama, basketbol maçlarını paralı kanallarda sunanları, röportaj yapanları ve resim seçici görüntü yönetmenini getirip TRT'de voleybol anlatmakla görevlendirmek lazım, bu resmi kanal bizi dünyaya küçük düşürüyor, geçtim bizim kendi keyfimizi.

Bu macin tek bir yildizi Japon S.Kurogo 31 sayi üretti, bu oyuncuyu ilk defa seyrettim ve cok da takdir ettim.Halk dili bir söylem "Japonya tas gibi bir takim" hizli ve de Japon mentalitesi cok da disiplinli" Kazandiklari sayilar sonrasi ölcülü sevinclerini de cok begeniyorum,bizim bazi oyuncularin cok ama cok abartili "Show"sevinclerini yadirgiyorum.Göze hos gelmiyor biraz da "cocukca"davranislar. Temennim bu Japon takiminin Olimpiyat siralamasi icin ilk onda yer almasi onlari Paris'te tekrar görebilmek. Türkiye'den sonra en cok sempati duydugum ülke Japonya..

Yayın başında Özlem Özçelik ve Başak Koç ile ön röportajları görünce sevindirik oldum saf saf, sandım ki sonunda TRT'den doğrudürüst bir yayın iizleyeceğiz. Nerdeee ? Maç başlayınca onlar kenara alındı, mikrofon meşhur çığırtkanda. Yayını futbolkoliklere beğendirmek için her zamanki gibi palavralara ve cayırtıya - önceki yayınlardakiler gibi - tam yol devam etti beş set boyunca. Biz voleybolseverlerin yaz çilesi başladı yani Oysa yayın voleybol TV kontrolünde, buradan yakalyamadığımız bu İngilizce yayını verenler röportajlar yapıyordu, o anlar reklamla kesilmediği zaman görüldü. Bırak sunucuyu munucuyu - madem voleybolu bilenlere anlattırmıyorsunuz -, bağlan doğrudan İngilizce yayına, bir de tercüman koy anında çevirsin !!! Resim seçici de 50 defa tribünü çekti. Sonradan görme olunca böyle olunuyor. Bu ülkede bu meslekler çok eski oysa, düzgün adam bırakmamışlar anlaşılan.