Geride kalan haftada ekiplerimiz yine yoğun bir Avrupa heyecanı yaşadılar. 3 kupa da rakipleriyle kozlarını paylaşan takımlarımız için yavaş yavaş geri sayım da başladı. Bugünden itibaren Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde gruplarda ki son maçlar oynanırken, CEV ve Challenge kupaları'nda da temsilcilerimizin sınavları var.
Geçtiğimiz hafta arası oynanan müsabakalar içinde en çok konuşulan iki takım Galatasaray Daikin ve Halkbank oldu.
Önce sarı- kırmızılılarla başlayalım. Bakü de grubun 5. karşılaşması için Azeryol ile kozunu paylaşan ekibimiz, önce hakemin çaldığı düdükle mücadeleyi kaybetti, sonra da kararın değişmesiyle sonucu lehine çevirmeyi başardı.
Gerçekten ilginç bir andı. Önce isterseniz olayı kısaca hatırlayalım. Grubun lideri olarak Azerbaycan'a giden sarı- kırmızılılar bu maçı kazanırlarsa 12'li Play- Off turuna yükselmeyi garantileyeceklerdi. Takımızın kaybetmesi halinde işler karışacak, bugün oynanacak müsabakalar sonunda bir üst tura çıkacaklar belirlenecekti.
İşte bu nedenle sarı- kırmızılılar için Azeryol maçı çok önemliydi. Zorlu mücadele (TV den izlediğim kadarıyla) beklenildiği gibi beşinci sete uzadı. Ev sahibi iyi başlayıp 5-1 öne geçti. Lo Bianco'nun servisleri ve bloklarla takımımız rakibini yakaladı: 5-5. Karşılıklı sayılarla 14-13' e gelindi. Azeryol servisi kullandı, Neriman'ın hücumu 9 metre çizgisinin üstüne düştü. Müsabakanın başından bu yana kararları tartışılan çizgi hakemi bayrağını kaldırarak topun dışarıda olduğunu gösterdi. Bunun üzerine Romen baş hakem sayıyı Azeryol'a vererek maçı bitirdi. Ev sahibi takım sevinirken, Galatasaray Daikin'in antrenörü Barbolini ve oyuncular hakeme koşup itiraz etmeye başladılar. Bunun üzerine baş hakem kararını değiştirip (bu arada maçın gözlemcisininde bunda etkili olduğu ileri sürülüyor) sayıyı sarı- kırmızılılara verdi ve durum 14-14 oldu. Biten karşılaşmanın yeniden başlamasının moraliyle Galatasaray Daikin seti 14-16, maçı da 2-3 kazanarak hedefine ulaştı.
Bu müsabakanın son bölümü bir hayli tartışılsa da bu ne ilk, nede son olacak. Voleybolun iyice hızlanması, smaç ve servis sertliğinin artmasıyla hatalı kararların önü ancak “Video Chech System” teknolojisinin yaygınlaşmasıyla kesilebilir. İtalya da uygulamaya başlandı ve çizgi hakemliği de sona erdi. Çok pahalı bir sistem olduğu belirtiliyor. Bizde de devreye girmesi için çalışmalar yapıldığı kulağıma geldi. Ancak voleybola gönül vererek hakemliği seçmiş genç arkadaşların, bu sistemin gelmesiyle sıkıntıya düşmemeleri içinde bir formül bulunması gerekecek. Umarım herkesi mutlu edecek bir çözüm vardır.
Maçın geneline göz atarsak, iki takımda inişli çıkışlı bir grafik çizdiler. Bizi Galatasaray Daikin ilgilendirdiği için istatistik verilerden de yararlanarak gözümüzü ekibimize çevirelim. Sarı- kırmızılılar 12 servis kaçırırken 6 direk sayı buldular. Servise karşı manşetlerde 92 kez topla buluştular, 6 direk hata yapıldı, yüzdesi 59, exc: %36. Bu iki veride Azeryol bizden bir parmak daha iyi. Hücumda yüzde 36'ya, yüzde 35, bloklarda18-14 öndeyiz. Görüldüğü gibi dengeli ve küçük nüansların sonucu etkilediği bir mücadele yaşadık ve neticede istediğimizi aldık.
Her zaman olduğu gibi yine Montano (27 sayıyla -1 servis, 1 blok, 25 hücum) ön plandaydı. Ona Neriman; 1'i servis, 5'i bloktan 18, Veljkovic; 1'i servisten, 7'si bloktan 17, Saori; 2'si servisten, 2'si bloktan 13 sayıyla eşlik ettiler.
Rakip her karşılaşmada olduğu gibi servislerde libero Nihan (47) ile Neriman'ı (28) topla buluşturdu. Özellikle bir liberoya bu kadar servis atılması ilginç idi.
12 puanla liderliğini sürdüren Galatasaray Daikin, şimdi gözünü bugün oynayacağı İmoco
Conecliago (İtalya) maçına dikti. Hedef grubu birinci bitirmek olduğuna göre, seyirci desteğiyle rakibini geçmesi gerekiyor. 2-3 kaybetse bile iş çözülecek.
Haftaya damgasını vuran diğer bir karşılaşmanında Halkbank- Tomis Costanstanda mücadelesi olduğundan söz etmiştim. Gerçekten de Ankara da beklemediğimiz bir sonuç ortaya çıktı. Romenlerin direnci ekibimizin hızını kesince olanlar oldu ve maç 1-3 gitti. Aslında iyi olmadı. Çünkü yarın Polonya da ayni puanı paylaştığı güçlü rakibi Jastrzebski Wegiel ile kozunu paylaşacak Halkbank umarım grubu güzel bir galibiyetle kapatır.
Bu kupada ki diğer iki temsilcimiz Arkas ile Galatasaray FXTCR bir kez daha kaybettiler. Şu ana kadar galibiyetle tanışamayan takımlarımız gruplarının son sırasındalar.
Denizbank Şampiyonlar Ligi'nde ki diğer iki bayan temsilcimiz (maçlarını oynamadan önce de grubu birinci sırada bitirmeyi garantilemişlerdi) Vakıfbank, Romanya da Dinamo Bükreş'i, Eczacıbaşı VitrA da, Alman Schweriner'i set vermeden geçtiler.
CEV de ve Challenge Kupası'nda işler yolunda. Fenerbahçe, Zaporozyhe'yi de iki maçta da yendi. Güçlü kadrosuyla kupaya yürüyen sarı- lacivertliler için Finlandiya ekibi LP Salo da engel olamayacaktır. Maliye Milli Piyango önce deplasmanda, sonra da Ankara da Kladov'u devirdi ve çeyrek finalde Bulgar Gabrovo ile rakip oldu.
Challenge de oynadığımız 4 maçımızdan içeri de olan ikisini kazandık, dışarı da kaybettik. Fenerbahçe Grundig'in, Ukrayna da Lokomotiv Kharkiv'e 2-3 yenildi. Bu sonuç bizi tura çok yakın kılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Mladost Marina Kastela karşısında aldığı 3-0' lık sonucun avantajını Hırvatistan'daki rövanşta korur.
Bayanlarda Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin, Rocchevillie karşısındaki 3-1' lik galibiyeti rövanş için yeterli olacak mı? Sırbistan da Partizan Visura'ya 0-3 kaybeden Beşiktaş, maçı 3-0, 3-1 kazanıp turu “Altın set” ile aşmayı başaracak mı? Sorularının yanıtları inşallah “Evet” olur.
VE LİGLERİMİZDE İLK DEVRE BİTTİ
Acıbadem Voleybol Ligleri'nde ilk yarısı sona erdi. Son hafta çekişmeli ve güzel maçlar yaşadık. Zirveyi ilgilendiren karşılaşmalar kadar, lige tutunmaya çalışan ekiplerin mücadeleleri heyecanı çok yukarılara taşıdı.
Biten ilk devreye baktığımızda; erkeklerde Halkbank ile Fenerbahçe Grundig diğerlerinden ayrıldılar. Arkas'ın bu iki ekibin bir hayli arkasında kalması, Galatasaray FXTCR'ın bekleneni verememesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin güzel çıkışı ilginçti. Çankaya Belediyesi Anka ise 1 puan ile ligin son sırasında kaldı.
Bayanlarda Vakıfbank yenilmezlik serisini 68'e çıkarırken rekorunu daha da geliştireceğini rakiplerine kabul ettirdi. Sarı- siyahlılar ikinci sıradaki Fenerbahçe'ye 4, Eczacıbaşı VitrA'ya 7, Galatasaray Daikin'i de 10 puan fark yapmayı da başardı. İlbank, Beşiktaş, Bursa Belediye arasında ki beşincilik mücadelesi keyifle izlenirken, Ereğli Belediyesi, Acıbadem Liglerinin puan alamayan tek takımı oldu.
Cumartesi günü iki karşılaşma izledim. Önce Fenerbahçe Grundig, Maliye Milli Piyango'yu 3-0 yendi. Aslında Miljkovic ile Fondeles'in forma giymediği bir rakip karşısında, Avrupa da güzel işler yapan Ankara ekibinin bu kadar kolay teslim olmamasını bekleyenler çoğunluktaydı (1. ve 3. setlerin 25-23 bittiğine bakmayın çünkü kontrol hep sarı- lacivertlilerin elindeydi).
Fenerbahçe'yi, bir daha hiç bir takımın böyle eksik yakalayamayacağı bir ortamda, 18 sayı üreten Nikola dışında kalan Maliyeli oyuncuların “maç bitse de gitsek” görüntüsü önemli fırsatı kaçırmalarına yol açtı. Tabi bunda attıkları etkisiz servislerinin, servise karşı manşet sorunun da yeri vardı.
Sarı- lacivertliler iki önemli oyuncusunun yer almadığı maçı, pasör Arslan, Marshall, pasör çaprazı Metin ve servise karşı %81, exc: %77 gibi çok iyi oran tutturan libero Serkan'ın katkısıyla set vermeden geçmeyi bildiler.
Bu karşılaşmanın ardından Fenerbahçe- Eczacıbaşı VitrA mücadelesini izledik.
Voleybol adına güzel hareketlerle dolu, servis silahının iki takım içinde çok ön plana çıktığı renkli bir maç oldu. Servisler demişken istatistik verileri de yansıtayım:
Fenerbahçe 106 servis kullandı, 9' u kaçtı, 8 direk sayı aldı.
Eczacıbaşı 103 servis de 13 hata yaptı, 5 direk sayı buldu. Bu oranlar doğal olarak iyi manşeti de etkiledi: sarı- Lacivertliler %29, turuncu- beyazlılar %25. Hücumlarda birbirlerine yakındı: %38' e- %37. Ama blok düşünüldüğünde; Fenerbahçe rakibine 9 fark yaptı: 18' e- 9. İşte karşılaşmanın kilidi de bence bu oldu. Aslında bu farkı değişik yorumlarla şekillendirebiliriz. Bunun içine atak yapan oyuncular kadar, pasörleri de oturtabiliriz. Çünkü bu ikisi bir bütün. Bazen pasör çok iyi pas atar ama smaçör bunu iyi değerlendiremez. Bazen tersi olur. Yani pasörün pası beklenildiği gibi değildir ama hücum yapan becerisiyle, zaman zaman rakibin, blok ve defans yerleşiminden kaynaklanan hatalarıyla sonuca gidebilir. Bu açıdan pasör Elif'in, rakibi Denise' den daha iyi pas trafiği yarattığını, smaçörler açısından da 4 numaraları kıyasladığımda; Kim'in, Senna ile Esra dan daha etkili olduğunu vurgulamak gerekiyor. Yalnız, paslarının kalitesini, oyuncu tercihlerini, beğenmesem de, Alman oyuncunun servislerinin ve ikinci toplara yaptığı atakların tüm rakibi olan diğer pasörlerden iyi olduğunu da söylemem gerekiyor. Bu karşılaşmada da 9 atak girişiminden 6'sını sayıya çevirdi. 18 servisten 3'ünü kaçırırken 2 direk sayı buldu. Blokta ise tabi ki eksikti. Elif rakibinin bu zaafını iyi bildiği için genelde paslarını onun bulunduğu bölgeye attı.
Pasör çaprazları konusun da, Neslihan, Aneta'nın 1 sayı gerisinde kaldı (20-21) ama hücum yüzdelerine bakıldığında Neslihan %50 ile oynarken, Aneta % 39 ile karşılaşmayı tamamladı. Çek oyuncu konusunda ben herkes den biraz farklı düşünüyorum. Aneta, çok beğeniliyor ama (21 sayı üretti. 21 servisten birini kaçırdı, 2 direk sayı buldu. Hücumda 46 top aldı, ekibine 18 sayı kazandırdı, yüzdesi 39. 1 de blok sayısı var), ben iyi hazırlanacak bir Seda'nın onu aratmayacağını düşünenlerdenim. Seda'nın oynaması Chistina Bauer'in de Gökçen'in yerine sahaya çıkmasına yol açar. Bu da bence sarı- lacivertlileri daha güçlü kılabilir.
Orta oyunculara gelince;
Eda:16 servis attı, 2 hata yaptı, 2 direk sayı aldı. Hücum da 7 kez topla buluştu, 3 sayı üretti, yüzdesi 43. Bloktan 7 sayı kazandı.
Maja Poljak: 13 servis attı, hata yok, sayı:1. 16 top aldı, 6 sayısı var, %38. Blok:2.
Gökçen: 13 servis kullandı hata yok, sayı 1. 2 hücum yaptı sayı yok. 4 bloğu var.
Büşra: 24 servis kullandı, 2 hata yaptı, 2 sayı buldu. 8 kez topla buluştu, 2 sayı aldı, %25. Blok:1.
Sizi biraz istatistik bilgilerine boğduğumu biliyorum ama yüzeysel kıyaslama yapmaktansa bazı verilere dayanmanın doğru olduğuna inanıyorum.
Karşılaşmanın bazı anlarına gelince; birinci sete Eczacıbaşı VitrA iyi başladı: 1-4. Teknik molaları 6-8, 14-16 önde geçti. Sonra 15-17 oldu. Birden her şey değişti. Sarı- lacivertlilerin Senna ile buluşan servisleri (yerine Buse girdi ama çözüm olmadı), Elif'in, önde olan Denise' nin koridorundan Kim'i atağa sokması bir anda 9-1' lik bir serinin ortaya çıkmasına yol açtı 24-18. Sette 25-20 bitti.
İkinci sette işler tersine döndü. Fenerbahçe, ikinci teknik molayı 16-13 geçti. 18-16' nın ardından Denise' nin Garay ile buluşan servisleriyle eşitlik geldi: 18-18. 21-20 den sonra orta çıkan bloklar seti 22-25 Eczacıbaşı' na getirdi.
3. sete turuncu- beyazlılar 1-5 gibi 4 sayılır bir avantajla başladılar. Ne var ki gidip gelen topu Denise rahat konumda olan Neslihan yerine üst üste Senna'ya attı. Bu oyuncuda sayı üretmeyi başaramayınca Fenerbahçe pozisyonu çevirdi: 2-5. Arkasından da Aneta'nın servislerine eklenen bloklarla eşitlik geldi: 5-5. 11-10 dan sonra hızlanan sarı- lacivertliler 25-21 ile 2-1 öne geçtiler.
4. sete iyi başlayan Eczacıbaşı VitrA, teknik molaları 5-8 ve 10-16 geçti. 14-18 de antrenör Micelli, servise gelen Esra'yı çıkarıp, genç Arelya'yı aldı. Servis file de kaldı: 15-18. Garay'ın servisi direk sayı: 16-18. Senna 4'den dışarı vurdu: 17-18. Kaçan servis az daha başa bela oluyordu ki Neslihan takımını rahatlattı. 17-19. Set 20-25 bitti.
Eczacıbaşı'nın İtalyan teknik patronu, kazandığı 2. ve 4. setleri düşünerek 5. sete de pasör Denise 'yi 5'de başlattı. Ancak büyük bir olasılıkla, setin 15 sayı olduğunu, pasör burada başlarsa, bir tur sonra 3 pozisyon rakibin 3' lü atak turunda önde olacağını, yani ikili hücum da kalınacağı için top öldürmekte zorlanılacağını, hele bu sıkıntılı durum geçene kadar oluşabilecek 2-3 sayılık bir farkın bu seviyede ki takımlar için kapatılmasının zorluk yaratacağını ön görememiş olacak ki, bu pahalıya patladı. Pasör Denise servise geldiğinde arada 3 sayı fark vardı: 7-4. 8-5 ekipler yer değiştirdiler. 8-6'da Micelli servise gelen Esra'nın yerine bir kez daha Arelya'yı aldı ve servis yine filede kaldı: 9-6. 1996 doğumlu takıma yeni girmiş genç oyuncuyu, antrenör çok kritik bir maçta, üstelikte önceki sette strese yenilip servisi kaçırmışsa 5. sette sırtına bu kadar büyük bir sorumluluk yüklememeli. Belki antrenmanlarda Arelya çok iyi servisler atmış, kolay karşılaşmalarda iş yapıp sayılar kazandırmış olabilir, ancak böylesine zor bir atmosfer düşünülerek bu değişikliğin yapılmaması bence daha uygun olurdu.
Devam edelim: 11-7 de Denise yine öne geldi. Elif bu fırsatı kaçırmadı. Topları 4'deki Kim'e yolladı. O da, Alman pasörün koridorunu kullanarak gereğini yapınca arada ki fark kapanmadan set 15-11, maçta 3-2 noktalandı.