Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda podyum gören iki takımımız geçtiğimiz hafta Vestel Venus Sultanlar Ligi’nde karşı karşıya geldi. Her ne kadar biri şampiyonayı birinci, diğeri üçüncü bitirmiş olsa da bana göre bu 2 takım dünyanın en iyi 2 takımı. Dünya Kulüpler Şampiyonası’nın hemen ardından bu maçın oynanması da ilginin daha da fazla olmasını sağladı. Beni en çok sevindiren durum da buydu. Tribünler tamamen doluydu, yaklaşık 5000 kişi bu maçı salonda takip etmek üzere Burhan Felek’teki yerini almıştı. Maç televizyondan canlı veriliyor olsa da bu kadar seyircinin tribünlere gelmesi son derece güzel. Bu durum yavaş yavaş da olsa bu spora olan ilginin artmakta olduğunun göstergesi. Zaten güzel bir spor olan voleybol seyirciyle daha güzel oluyor.
Maç öncesinde beklenti büyüktü. 2 büyük takımın mücadelesi kağıt üzerinde çok şey vadediyordu. Fakat açıkçası beklenen rekabet ve çekişme sahaya yansımadı. Eczacıbaşı Vitra bariz şekilde galibiyeti daha çok istiyordu. Vakıfbank ise hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorgun göründü. Dünya Kulüpler Şampiyonası sonrası yapılan basın toplantısı, sporcuların katıldıkları televizyon programları ve gazete röportajları sanırım Vakıfbanklı oyuncuları ekstra yorgun düşürdü. Bu dış etkenlere bir de Lonneke Slöetjes’in sakatlığı eklenince Eczacıbaşı Vitra bir anda maçın favorisi haline geldi. Mücadelenin genelinde de rakibinden daha istekli ve daha diri görünen Eczacıbaşı Vitra hiçbir noktada maçı kaybedecekmiş gibi görünmedi ve 3-1’lik net bir galibiyet aldı. Vakıfbank ligde ilk yenilgisini aldı, Eczacıbaşı Vitra ise ligin yenilgisiz tek takımı olarak kaldı.
Burada aslında 2 teknik adamın maça yaklaşımına da değinmek lazım. Eczacıbaşı Vitra baş antrenörü Marco Motta takımının bu maçı kazanmak zorunda olduğunu biliyordu. Çünkü Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda takımı her ne kadar madalya kazansa da üçüncülük başarı olarak kabul edilmemişti. Artık önünde 2 hedefi vardı. Türkiye ve Avrupa şampiyonluğu. Bu iki alanda a en büyük rakibi Vakıfbank’a karşı alınacak galibiyet, psikolojik avantajın takımında kalmasını sağlayacaktı. Spor Toto Şampiyonalar Kupası’nda rakibini yenen ve kupaya uzanan Eczacıbaşı Vitra, ligde de rakibini yenip bu sezon Avrupa ve lig şampiyonluğunun şifrelerini verdi: “Eğer bu iki şampiyonluğa ulaşmak istiyorsan, önündeki en büyük engel benim.”
Diğer tarafta ise her zaman disiplini ve maç kaybetmeye tahammülü olmamasıyla tanıdığımız Giovanni Guidetti oyuncularına dünya şampiyonluğunun keyfini çıkarmaları için özgürlük tanıdı. Dünya Kulüpler Şampiyonası sonrası takımını sınırlamayan, bu derbi öncesi televizyon ve gazete röportajlarına izin veren Guidetti, aynı zamanda takımına “bu maçı kaybetmek bize çok fazla bir şey kaybettirmeyecek. Ligi 1. veya 2. bitirmek o kadar da önemli değil. Önemli olan play-offlar” mesajını da vermiş oldu. Her zaman kazanmak zorunda gibi görünen takımların zaman zaman maç kaybetme lükslerinin olması psikolojik açıdan çok önemli. Çünkü her maçı kazanma zorunluluğu oyuncuların üzerinde ekstra bir stres yaratıyor.
İki takım ve dünya voleybolu için bir derbiyi geride bıraktık. Eczacıbaşı Vitra yenilgisiz liderliğini sürdürdü ve istediğini aldı. Vakıfbank kağıt üzerinde kaybetse de lig için herhangi bir şey kaybetmedi.