Hollanda Milli Takımı, 20 sene sonra tekrar Avrupa Şampiyonu apoletini takamadı!
20 sene önce Arnhem'de, Bert Goedkop yönetiminde; Cyntia Boersma, Brinkman ve Elles Lefferink'li kadrosu ile Kupa'yı kaldıran Portakallar; Sloetjos, Buijs ve Kruijf'un üstün oyunları, Guidetti'nin Türkiye maçının 3. seti hariç akılcı yönetimi ve yeni liberoları Debbie Stam'ın servis karşılama ve defansta mükemmele yakın oyunu ile çeyrek finalde Polonya, yarı finalde ise Türkiye karşısında sonuca kolay gitti !
Fakat Guidetti'nin yanlış hesapları, Bağdat'tan döndü ve şampiyonluk uçuverdi ellerinden !
Tarih 20 sene sonra tekerrür etmedi ! Hollanda'yı Avrupa Şampiyonu yapan antrenör ünvanı Bert Goedkop'ta kaldı!
Guidetti'nin Hollanda'ya en büyük katkısı, sahaya hakim ve boylu bir oyuncuyu libero mevkiinde kullanmak olmuş. Bu şekilde solak Grothues ve Stam hemen hemen tüm sahayı kapattılar. Buijs'in servis karşılama zaafı da çok hissedilmedi. Yanız özellikle pasörün 2 numarada ve Groethes'un 4 numarada olduğu rotasyonda, pasörlerinin topu köşeye uzatamayıp kısık pas atması dolayısıyla özellikle çeyrek finalde Polonya'ya karşı çok zorlandılar ve bu rotasyonda 2 ila 5 sayı arasında kaybettiler her seferinde. Bizim milli takımımız ise maalesef bu zaaflarını kullanamadı Hollanda'nın.
Hollanda'nın en büyük artısı ise hem taktik, hem de etkili ve kontrollü servis atmalarıydı. Risk dozajını çok iyi ayarlayarak, servisi müthiş bir silah olarak kullandılar ve çok az serviste kaçırdılar bize karşı!
Şampiyon Rusya'ya gelince. Sırbistan'ın Dünya Kupası'ndan Rio 2016 Olimpiyatları'na gitmeyi garantilemesi dolayısıyla rehavetini iyi değerlendirdiler. Efimova ve Iltchenko, ikinci 4 numara açığını kapatamadı. Orta adamı Zaryazhko ise özellikle hücumda boyu ile ters orantılı olarak çok verimsiz ve yetersiz oynadı. Yine de bu takım kapasitesini ve enerjisini çok akıllıca kullandı turnuva boyunca.
Grupta çıkmayı garantileyince Hırvatistan maçına asılmadılar ve maçı 3-0 verdiler. Bir nevi aktif dinlenme yaptılar.
Final maçında ise kale gibi mükemmel bir perdeleme ve onun üzerinden atılan servislerle Hollanda'nın servis karşılama ve hücum düzenini bozarken, bir sürü de ACE yaptılar. Libero Malova servis karşılama ve defansta mükemmel oynarken, defansta pasör Kosienenko (Pankova) ona katıldı.
Hollanda'nın 1 numaraya vurduğu topların %80'ini topladılar ve kontra atakla rakip sahada öldürdüler.
Buna kontrast olarak Hollanda Obmochaeva (Goncharova)'nın uzun çapraza 1 numaraya vurduğu topların
%90 ını çıkaramadı.
Guidetti, Kosheleva'ya servis attırmayarak bir anlamda takımının ipini çekti! Kosheleva rahat rahat hücuma konsantre oldu ve blok üzerinden net vuruşlarla Rus takımını zafere taşıdı.
Kısaca Rusya takımı yapabileceğini maksimum yaparak, gösterişsiz ve mütevazi oyunu ile sonuca gitti.
Fakat aynı takımı Olimpiyat elemesine Ankara'ya getireceklerse, bu takım yetmez kanaatindeyim.
Elemeyi geçemezler kolay kolay! Bir kaç takviye şart !
Sırbistan'da Malesevic beklenenin üzerinde performans verirken, solak Boskovic istikrarsız bir görüntü çizdi. Mihajlovic'te ise yazın yorgunluğu belirgindi! Rasic her zamanki istikrarı ile oynarken, Nikolic'i fizik olarak toparlamış gördük.
Rasic ise Türkiye maçında Eda'ya karşı show yaptı adeta! Eda'nın sağından ve solundan kısa, kurşun ve geciktirmeli paslara 3 metrenin içine şimşek gibi hücumları izlenmeye değerdi!
Dünya Kupası derecesiyle Olimpiyata gitmeyi garantileyen ilk Avrupa takımı olan Sırbistan, Avrupa 3.üncülüğü ile 2015 Milli takımlar sezonunu başarılı olarak kapattı!
Gelelim Milli takımımıza: Bugün Dünya Voleybolu'nda tarz olarak 2 değişik takım stili mevcut.
1) Oyuncu odaklı takımlar
2) Coach odaklı takımlar.
Bizim Milli Takımız kanımızca ilk kategoriye giriyor! Yaz döneminde Montreaux ve Bakü zaferleri ile başarılı gözüken bu yapılanma, Grand Prix'ten sonraki 2. hedef turnuvada da başarısız oldu !
Bayan Voleybolu, Türkiye'de en büyük finansal yatırımın yapıldığı bayan sporu ! Dünya'da hiçbir memleket bu spora bu kadar para dökmüyor! Yine de ısrarla başarısız olunuyor!
Bize göre öncelikle Milli Takım'ı yönettikleri duyumunu aldığımız sporcular, bu sonuçtan ağırlıklı olarak sorumludurlar. Ayrıca yine Milli Takım kadrosuna gelen sporculara direkt ya da dolaylı olarak MOBBING uygulandığı da kulağımıza geliyor. Bazı sporcuların teknik ekibi kontrollerine alarak, kadroya girecek oyuncu, kamp zamanı ve yeri, hangi turnuvalara katılıp katılmayacakları vs. gibi bir çok kendi boylarını aşan konularda yeniçeri düzeni yarattıkları konuşuluyor.
Bakın değerli hanım kardeşlerim! Madem böyle bir düzen tutturdunuz, bindiğiniz dalı kestiniz!
Grand Prix'ten sonra bu başarısızlık 2. oluyor! Kenara bakıyoruz, yedekler yeterli değil.
İlk altıyı domine edebilecek ve takıma katkı verebilecek oyuncu kalitesini göremiyoruz!
Milli takımda torpil olamaz! Olmamalıdır! !
Dezorganize Almanya'ya karşı şans eseri sıçrayan çekirge, Hollanda'ya karşı Guidetti'nin 3. sette 2'li değişiklik yaparak 6 sayı ilerdeyken saçmalaması ve giden atın yularını çekmesine rağmen, bir kez daha sıçrayamadı! ve tarihi hezimet oldu!
Şimdi oyuncu oyuncu değerlendirelim yedeklerimizi...
Gözde Yılmaz: Orijinal yerinden farklı 4 numara oynatıldı. Stili bozuk bir kardeşimiz. Defansif özellikleri çok zayıf.
Meliha İsmailoğlu: Sıçrama Kapasitesi çok zayıf. Teknik bir oyuncu. 2. Lig'de onun seviyesinde ya da ondan daha kapasiteli en az 5-6 oyuncu sayabiliriz. Büşra: 2012 Olimpiyatı'nda ilk altıda zaman zaman yer bulmasına ve aradan 3 sezon geçmesine rağmen niye oynatılmadığı ve ağır Kübra'ya bir alternatif olarak düşünülememesi anlaşılamıyor! Güldeniz: Sakatlık geçirdi. Hücum kapasitesi düşük. 2. Libero olabilir. Nilay: Zaman zaman oynayabilecek bir pasör. Bazen çok fazla avantürist ! Birinci Ligde ondan daha iyi ve istikrarlı pasörlerimiz var bu turnuvaları oynayabilecek ve Naz'ı gerçekten zorlayabilecek. Baladin: Geleceği olan bir oyuncu. Topa vuruyor. En büyük artısı bu ve smaç servisi var! Fakat daha zamana ihtiyacı var. Tecrübesi bu seviyeye yetmiyor henüz. 2. Lig'de onun stilinde ve şu an için ondan daha iyi oyuncularımız var (Görmek isteyen gözlere).
Özet olarak: 3 pasör çaprazı götürmüşüz ve 4 tane de 4 numara. Güldeniz sakatlanınca elde kalmış 2.
Neriman ve Gözdenin yerine, Gözde Yılmaz'ı zurnanın zırt dediği yerde oyuna sürmüşüz.
Meliha'yı oynatmaya ise kenar yönetim cesaret dahi edemiyor, orijinal 4 numara olmasına rağmen ( ! ) .
O halde bu oyuncunun yerine başka bir oyuncu götürülemez mi idi ? Eğer savunmanız, oyuncumuz yok şeklinde ise 60 kişilik havuz ne oldu? Dibi mi delindi havuzun ?
Ayrıca: 2. Ligler'imizde 24 kulübümüz var. Acaba bu takımların maçları izleniyor mu? Buralardan niye sahada sürekli oynayan kanlı canlı oyuncular kazanılamıyor da, sürekli kendi kulübünde kenarda roman yazan elemanlar davet ediliyor milli takıma? Milli Takım oyunculuğu kadrolu bir yer midir? Tapulu mudur?
Bir başka konu. Yurt dışında oynayan sporcularımız ne kadar izlenebiliyor. Japonların, Korelilerin antrenörleri Türkiye'ye gelip bırakın resmi maçları, antremanları bile takip ediyorlar. Bizim hocalar Japonya'ya, Polonya'ya, Azerbaycan'a, Kore'ye gidipte oyuncularımızı izlediler mi hiç?
Bir başka sorumuz da eğer bir sporcumuz yıldız ve genç milli takıma seçilemedi ise fakat daha sonra seçilenleri geride bırakarak Türkiye 1. Ligi'nde iyi konumlara gelebildi ise bu sporcu kardeşimiz A milli takıma aday mıdır? Yoksa şansını yıldız ve genç milli takımlara seçilemeyerek A milli takım için kafadan kaybetmiş midir ?
Şimdi tekrar milli takımızın oyununa dönelim! Takımımız maalesef pasör çaprazsız oynuyor. Smaç vurmayan, ya da vuramayan, özellikle geri alandan hücumlarda çok etkisiz sivri sinek ısırığı gibi topa vuran oyuncuları, zayıf rakiplere karşı plase profesörü diye şişirenler, asıl ablalara karşı düşülen acizliğe acaba ne derler?
Takımımızın baş smaçörü Gözde ise belli ki hazırlık periyodunda genel fiziksel hazırlığa geç başlamış ve yeterli fiziksel form düzeyinde değildi. İnişli çıkışlı oyununun en büyük nedeni bu olsa gerektir. Neriman fizik olarak formda olmasına rağmen servis karşılama zaafı devam ediyor.
Gelelim ortalara: Eda eski fizik gücünde değil ve artık pasör yanı orta adamı olarak yetersiz kalıyor. Belki 3'lü turda oynamasında fayda olabilir. Kübra ise ağır ve reaksiyon sürati çok düşük. Özellikle ortadan kurşun paslarda ve rakip takımın 2 numaradan pasör çaprazını süratli kullandığı durumlarda bloğa yetişemiyor.
Sonuç olarak Türkiye, ayağına gelen önemli bir fırsatı yine tepti ! Avrupa Şampiyonası son 20 yılın en zayıf şampiyonalarından biriydi. Kolay bir gruptan gelmemize rağmen başarılı olamadık.
Usta ve çırağı için başarıyla sonuçlanan bir turnuva olmadı, Federasyonlarının mükemmel desteklerine rağmen !
Bizim sözümüz yine sporcularımıza. Türkiyemiz 1 Kasım'da erken seçime gidiyor. Seçim sonrası yüksek bir devalüasyon beklentisi var ve hangi hükümet kurulursa kurulsun ciddi şekilde kemer sıkmamız gerekecek.
Bu durum muhakkak ki sporu da etkileyecektir.
Lütfen yol yakınken aklımızı başımıza alalım! Bayan Voleybolu Olimpik Spor apoletini inşallah Ocak ayında tekrar Rio'ya taşır ve imaj ve bütçe kaybetmeyiz bir sonraki 4 yıllık Olimpik dönemde! Milli Takım başarısı ülkede voleybola ayrılan kaynakların sürdürülebilirliği açısından çok önemli !
İşin özeti. Olimpiyata gidemezseniz önümüzdeki transfer sezonunda sizleri de hayal kırıklıkları bekliyor!
Bir başka konu ise teknik ekibimiz ile ilgili. Dikkatinizi fazlasıyla çekeceği üzere, hiçbir Türk antrenör arkadaşımız teknik ekiple ilgili sosyal medyada olsun, basında olsun negatif bir söz sarfetmiyor. Bunun en büyük nedeni, Milli takım Teknik Direktörlüğü koltuğunun tekrar bir yabancıya, bakın işte Türk antrenörü de denedik ama olmadı bahanesi ile verilmesi olasılığıdır!
Gönül arzu ederdi ki teknik ekipteki beyefendi kardeşlerimiz, daha önceki yıllarda Türkiye Ligleri'nin değişik kulüplerinde sorumlu baş antrenör olarak çalışmış olsunlar ve bu seviyeye daha hazmetmiş ve basın, antrenör camiası, üniversiteler gibi voleyboldaki kabul görmüş yapılanmaların gerçekten ve gönülden desteklerini alarak gelmiş olsalardı.
Şu anda sizlerin yerinde yabancı antrenörler olmuş olsa idi, çok daha ağır eleştirilecekti. Buna emin olun !
Biz kendilerini Rio 2016 Olimpiyat oyunlarında takımızın başında görmekten (bir yabancı antrenör yerine) gerçekten mutluluk duyarız. Aksini ise düşünmek istemiyoruz.
Bu arada bize göre yarı finaller ve finallerin en değerli 7 oyuncusu ise şöyle: 4 numaralar: Kosheleva (Rusya), Malesevic (Sırbistan), Ortalar: Zaryazhko (Rusya), Rasic (Sırbistan), Pasör: Ognjenovic (Sırbistan), Pasör Çaprazı: Obmochaeva (Rusya), Libero: Malova (Rusya)
Dip notu: SIRADAKİ GELSİN tarzında, teknik gerçekçilikten uzak, doldur boşalt tarzı yazıları yazanların, Ocak ayındaki Olimpiyat elemesi için tahminlerini sıcağı sıcağına yazılı olarak bekliyoruz(!)...