KANDIRANLAR, KANDIRILANLAR
CEV Şampiyonlar Ligi Bayanlar final 4 'u geçtiğimiz günlerde dost ve kardeş ülke Azerbaycan'ın başkenti Baku'de; daha önce Eurovision şarkı yarışmasının da organize edildiği Crystal Hall'de yapıldı.
Azerbaycan Voleybol Federasyonundaki dostlarımızın büyük çabasına rağmen seyirci bu finallere rağbet etmedi. Ya da salon Avrupa bayan voleyboluna bir kaç beden büyük geldi diyebiliriz! Oynanan oyunun kalitesi de bu salonun büyüklüğünü zaten hak etmiyordu!
Toplam 13 setin oynandığı müthiş (!) final 4 'da; ceplerinden para harcayarak Baku'ye voleybol izlemeye gidenlere yazık oldu !
Avrupa voleybolunda çok büyük bir düşüş var ve CEV ve bağlı Federasyonları muhteşem bir başarısızlığa imza atıyor olmalarına rağmen sanki çok önemli bir şey yapıyorlarmış gibi; koltuklarına zamkla yapıştırılmış gibiler ve utanarak kendi başlarına istifa verecek gibi de gözükmüyorlar. Dolayısıyla bu yapılanma içerisinde Avrupa voleybolu daha uzun seneler acı çekecekmiş gibi gözüküyor!
Gelelim maçlara: İlk gün bizi en yakından ilgilendiren müsabaka; Vakıfbank ve Eczacıbaşı arasında oynanırken; Vakıfbank takımının pasörü Naz'ın sakatlanması ile kendini oyunda bulan genç pasör Çağla Akın elinden gelen çabanın maksimumunu göstermesine rağmen; Brakocevic'i oyunda tutmakta başarılı olamadı. Özellikle; 2 numaraya ve geri alana 1 numaraya attığı paslar antene uzamayınca; Naz'ın antene uzattığı toplara alışık olan Brakocevic bocaladı ve direkt hatalar yapmaya başladı. Bizi hayrete düşüren ise; çaresizlik içerisindeki Guidetti'nin Brakocevic'in yerine Polen'i sokması ve Polen'in mecburiyetten yaptığı basit smaç plaselerin ve plaselerin Eczacıbaşı sahasına düşmesi oldu. Hatta bir ara her iki pasör çaprazı(Polen ve Neslihan) hata yapma korkusuyla maçı karşılıklı smaç plaselerle file üstü smaç-manşet antremanına çevirdiler. Pasör Çağla'nın da blok dezavantajını kullanamayan Eczacıbaşı takımı; kendi mağlubiyetini hazırlamış oldu.
Brakocevic'in oyunda olmadığı dönemlerde özellikle yüksek sorumluluk ve risk alarak oynayan Gözde ve Fürst(özellikle 2 numaraya tek ayak hücumlarla) takımlarını galibiyete taşıyan en önemli etkenlerdi.
Çağla Akın; geleceği olan bir pasör fakat hala çok büyük eksiklikleri var. Bunları burada yazmak istemiyoruz ama bir maçta yıldız yaratma ve oyuncu pompalama alışkanlığı olan malum basınımızın ve TV yorumcularımızın pohpohlamalarına kulaklarını tıkayıp ciddi şekilde eksikliklerini kapatmak üzere özel ve ferdi çalışmalar yaparsa ileride iyi bir pasör olabilir. Bundan da Türk Voleybolu kazançlı çıkar.
Pasörsüz Eczacıbaşı takımı ise turnuvaya 2.nci gün tam havlu attı ve moralsiz ve endişeli Rabita karşısında mücadele dahi etmedi. Gözlerimiz; büyük ümitlerle transfer edilen manşetsiz Çinli 4 numara smaçörü Yang Wimei ve Alman takımının pasörü Hanke'yi aradı ! Son 2 sezondur muhteşem bir düşüş içerisindeki Neslihan artık dominant bir pasör çaprazı görüntüsünden çok uzak. Artık Uluslararası üst seviyede maç kazandıramıyor. Poljak, Esra ve Gülden'in iyi niyetli çabaları ise; Eczacıbaşı'nın derdine ilaç olmaktan çok uzak kaldı.
En önemlisi ise; Eczacıbaşı; Türk Voleyboluna yön veren; üst seviye kulüp olma özelliğini kaybetmiş gözüküyor! Çok ciddi bir yönetim krizi yaşıyorlar bizce kendileri kabul etmese de !
Şampiyonluk parolası ile evsahibi olarak bu ismi büyük kendi güdük organizasyona hazırlanan Rabita takımı ise; gerçeğin tokatını Rus ayısından çok sert yedi ! Azerbaycan ekibi Skowronska haricinde 2nci ve 3.üncü klas fizik olarak güçlü fakat teknik ve taktik olarak çok eksikleri olan oyunculardan kurulu.
Polonyalı Pasör Skorupa dümdüz bir pasör ve attığı yeri açık açık gösteriyor karşı tarafa. Ağır, sıçramıyor ve oyunculara ve Coach'a sürekli yaptığı afra tafralar var. Netekim; ikinci pasör Taylandlı Tomkom ile Kazan maçının son setini ve tüm Eczacıbaşı maçını oynadılar ve başarılı oldular. Tomkom; bloktaki dezavantajını; defanstan çıkardığı toplar, pozitifliği, orta adamlarını iyi oynatması ve güler yüzlülüğü, sempatikliği ile kapatmasını bildi ve takımını Eczacı karşısında zafere taşıdı.
Avustralyalı pasör çaprazı Rourke ise sadece üst tarafı güreşçi gibi güçlü bir oyuncu görünümünde. Pas biraz sağa, sola, geriye kaysa hemen hata yapıyor. Tekniği oturmamış ve oyun bilgisi zayıf bir oyuncu.
Azerbaycan Ligi bu formatı ile gittiği sürece; Azerbaycan'ı temsil eden takımların şampiyonlar ligini alma şansı hemen hemen yok. Liglerinin kalitesi düşük ve sezon öncesinde belirlenmiş bir maç programı yok. Dolayısıyla ligdeki yavan müsabakalardan sonra Şampiyonlar liginin standardını tutturmak çok zor. Ayrıca; bu kadar yabancı oyuncunun sürekli sirkülasyonuna uğrayan, transfer tahdidi, transferin son tarihinin olmadığı, sürekli antrenörlerin ve oyuncuların değiştiği bir sistemde başarıyı unutun. Bu kadar yabancının da ne verdiği bir başka tartışma konusudur. 2015 Avrupa Oyunlarının evsahibi Azerbaycan'ın daha çok kendi öz oyuncularına yönelmesi, ya da onları yaratmaya çalışması ülke voleybolu için daha hayırlı olur düşüncesindeyiz!
Gelelim final maçına: Guidetti'nin bu voleybol mantığı ve stratejisi ile kendisine karşı servis+blok fazını kullanan fizikli Rus voleybolunu yenmesi imkansızdı ve sonuç beklediğimiz gibi oldu. Hatayı karşıya bırakmaya ve risk almamaya yönelik İtalyan stili ile; son 7 ay içerisinde 2.nci bozgununa uğradı Rus Voleyboluna karşı( Avrupa Şampiyonasında Almanya ile kaybetmişti Ruslara) !
Haa birde; Nikolic'i hiç sahada göremedik! Glinka ile Nikolic'in sezon başında match-up edilmesini hiç anlayamamıştık ! Costagrande transferi de yine anlayamadığımız bir transfer operasyonu idi !
Hala da anlayabilmiş değiliz! Her halde birileri bir şeyler kazandı ! Ama Vakıfbank ve Türk voleybolu kaybetti sonuçta!
Rus takımları artık eski yüksek pasa yönelik, taktik ve stratejiden uzak voleybollarını bırakmış gözüküyorlar! Kazan takımı ; Pasör zafiyetleri nedeniyle hala 3 numaradan çok etkili oynayamasa bile; köşeye süratli yatık pasla ve 6 numaraya çabuk pipe ile oynadı. Bu şekilde kapasiteli smaçörlerle rakibe grup bloğu kurma şansını ortadan kaldırmiş oldular!
Vakıfbank Coach'u Guidetti; blokta çok kısa kalan Gözde ve yerden 1 bardaktan fazla sıçramayan Costagrande'yi Gamova'nın karşısında bırakarak zaten kafadan mağlubiyeti kabul etmiş oldu. Halbuki özellikle Gamova ön oyuncu iken; Brakovic'i 4 numaraya çekerek; Gamova'yı yüksek blokla hataya zorlayabilirdi !
Ayrıca Kazan kenar yönetimi( Reşad Gulyaguzittinov ve Denis Matveyev) Vakıfbank'ı süper iyi analiz etmişlerdi. Naz'ın her maçta klasik 5 numara köşesine attığı plaseleri çok önceden sezerek çıkardılar, ayrıca; tanker gibi ağır olan ve yerinde dönemeyen Costagrande'yi serviste kevgire çevirdiler. Guidetti çaresizlik içerisinde; Güldeniz'i oynatmak zorunda kaldı manşet getirebilmek için.
Larson ve Del Core; 4 numaradan yaptırdıkları blok-outlarla Vakıfbank defansını demoralize ederken; net keskin çapraz hücumlar gerçekleştirdiler. Blokta ise; Vakıfbank'ın her iki pasör çaprazını da net bloklarla dublaja mahal vermeyecek şekilde durdurdular. Ayrıca Larson arka ortadan yaptığı etkili pipe hücumlarla Vakıfbankın blok/defans düzenini perişan etti.
Rus takımında Moroz ise teke tek Fürst'ü en az 3 kere bloklayarak üstünlük sağladı. Libero Ulanova her iki maçta da mükemmeldi. Gamova; voleybolunu olgunlaştırmış. Artık görerek ve takım için oynuyor!
Sonuç olarak; Rus ekibi; oyun disiplini, ciddiyeti, teknik ve taktik yapılanması ve fizik üstünlüğü ile şampiyonluğu sonuna kadar hak etti !
Ayrıca bu sonuç; Rus ligi ve ligimiz arasındaki kalite farklılığını da ortaya koyması açısından çok önemlidir!
Verilen ferdi ödüllere gelince:
CEV'in mavi boncuk ve eyyam ödülleri de denebilir bizce!
Bu ödüllerin hakkaniyetle şu şekilde olması gerektiği kanısındayız:
MVP : Jordan Larson ( Kazan )
En iyi Smaçör: Jordan Larson ( Kazan )
En iyi pasör Çaprazı : Ekaterina Gamova - Mukasey ( Kazann )
En iyi orta : Cristiane Fürst ( Vakıfbank )
En iyi Libero : Ulanova ( Kazan )
En iyi Servisçi : Moroz ( Kazan )
En iyi Pasör : Banu Can ( CEV ) - ( Arada biz de bir mavi boncuk dağıtalım dedik ! )
Hakikaten turnuvada en iyi pasör ödülüne layık olabilecek bir pasöre rastlayamadık !
Sonuç olarak; gökten 3 Elma düştü! Biri Vakıfbank'ın, biri Eczacıbaşı'nın, diğeri ve en büyüğü de Türkiye Voleybol Federasyonu'nun başına !
Takke düştü kel göründü! 2016 Olimpiyatları öncesi; bu oyuncu potansiyeli ile biz Olimpiyata gideriz diyorlarsa; onlara son Avrupa Şampiyonasında Milli takımımızın aldığı sonucu hatırlatmak gerekiyor !
Türk Voleybolunu; İtalyan Antrenör + Menajer mafyasına ve içimizdeki işbirlikçilerine teslim edenler bugün gelinen bu noktadan direkt olarak sorumludurlar !
Bu konuya burada bir nokta koyuyoruz ve önümüzdeki hafta Ankara'da oynanacak Erkekler Final 4'unda şimdiden müthiş bir mücadelenin olacağını, en üst seviye profesyonellikte ve organizasyondaki Avrupa'nın en iyi kulüplerinin evsahibi HALKBANK'ın organizasyonunda bir voleybol resitali sunacağını şimdiden müjdelemek istiyoruz!
Özellikle Bayanlarda milyonlarca EUR'u yatıran kulüplerimizin saygıdeğer idarecilerinin; bu kulüplerden( ZENIT KAZAN, BELOGORIE BELGOROD, JAZSTREBZKI WEIGEL ve HALKBANK) ; antrenörlerinin de sahadaki Coach'lardan ; organizasyon ve teknik/taktik konularında öğreneceği çok şey var! Buyursunlar gelsinler Ankara'ya!
Ankara Baku'den daha yakın !
Ne demişler: Eğitimin yaşı olmaz!